Başlığa matuf bi yazı ile başlamayacağım.
Yazacaklarım, önceden söyleyeceklerim var.
Bakalım ilerleyen satırlarda bi anahtar bulup yazımın temasının kilidini açabilecek miyim.
Maçtan bir gün evvel Boluspor Kulüp Başkanı Savaş Abak’ın davetiyle kahvaltılı bir basın toplantısına icabet ettim.
Baktım da!!!
Bir dokunuş değil; pir dokunuşlar olmuş.
Başkan Abak, bu değişimin on iki buçuk milyona mal olduğunu söylerken tebessümlü ve mutluydu.
Kulübün kasasından değil, yönetimin cebinden çıktığını ifade ederken de yüzü gülüyordu.
Savaş Abak’ı ve ekibini yaptıklarından, yapacaklarından çok emin gördüm.
Özgüven yakıtlı, tecrübe katkılı, heyecanlı hallerini takdir ettim.
XXX
Başta Boluspor taraftarı olmak üzere, her iki taraftar grubu gerekeni yaptı.
Maraton her zaman olduğu üzere yine müthişti.
Karşılaşmanın başında Göztepe taraftarı ile birlikte söyledikleri İzmir Marşı; Göztepe’nin İzmir’e nasıl ve hangi marşla döneceğini müjdeler gibiydi.
Nitekim İzmir’in Göztepe’si, mağlubiyetini de yanına alarak İzmir Marşı ile hızlı bir şekilde şehrine döndü.
Boluspor, galibiyetin verdiği moral ve şehirde yankılanan Köroğlu Türküsü ile baş başa kaldı.
Sporun barış ve kardeşlik olduğu kadar rekabeti de içinde barındırması bakımından, Bolu Atatürk Şehir stadı enteresan ve çok güzel bir gece yaşadı.
Futbolcular oyun, taraftar galibiyet, gökyüzü Dolunay’ın heveslisi idi.
XXX
Dün akşam Boluspor’u çok beğendim.
Çağlar’ın oyun kurucu ve geriden oyun kurma alışkanlığını,
Ön libero gibi öne çıkarak, zaman zaman iki stoperin arasında oyun kurgusuna eşlik etmesini,
Stoperlerin sahada daha efektif roller üstlenmesine vesile olmasını takdirle karşıladım..
Bu şekliyle oyun kurgusuna farklı bir anlayış ve yeni metot kazandıran Sait Karafırtınalar Hocamızı da…
Kaleci Çağlar, bir kaleciden daha fazla işler başarıyor.
Karşılaşma daha berabere devam ederken tek elle yattığı yerden???
Biz’ce, can havliyle!
O’nca inanılmaz refleks ve yeteneği ile Göztepeli oyuncunun gol vuruşunu bertaraf etmesi inanılmazdı.
XXX
Skor manasında değil, maçı alma manasında söylüyorum; takım becerikli işler yaptı.
Zorluk derecesi inanılmaz yüksek bi maçtı.
İzmir’in Göztepe’sini, Küçük Şehrin Büyük Öyküsü yendi atıverdi.
İsmail Köybaşı’na, Furkan Demir ve Arda Köksal nöbetleşe kilit vurulurken, Yasin Öztekin maymuncuk bile olamadı.
Boluspor takım disiplininden hiç taviz vermedi. Bütün oyuncular oyunu ezberden oynadılar.
Maçtan önce ne konuşulmuşsa o taktiğe sadık kaldılar.
Stoper Naby Oulare’yi bi ayrı yere koyuyorum..
O oturma odasının taburesi değil; misafir odasının tablosu gibiydi.
Korkusuz ve gözü pek bu genç kardeşimizde inanılmaz bir aidiyet, şiddetli bir takım oyuncusu olma duygusu var..
O da ileride Diarra gibi olur diyerek kısa keselim ve mevzuyu fazla şımartmayalım.
Furkan Demir ve Arda Köksal mühim gençler.. Bu konuda Hocamızın göstermiş olduğu özgüvene ve gençlere verdiği özene saygı duyuyorum.
Kaptan Hakan Bilgiç’e ve şahsında tüm futbolcu kardeşlerimi kutluyorum.
Çok koştular, çok mücadele ettiler, çok verimli ve kontrollü oynadılar.
Göztepe’ye iki korner haricinde duran top avantajı bile vermediler.
Bu mühim ve özel ayrıntı taktik anlayış için hem hocamızı, hem de oyuncularımızı tebrik ediyorum.
Gökhan Alsan diğer maçlara göre çok efor sarf etti, çok koştu.
Beklediğim Gökhan Alsan bu değil amma! iki mühim asisti Landel tarafından değerlendirilemedi diye de bi not düşmüş olayım.
Burak Asan’ın istatistikleri göz kamaştırıyor; ancak yediği sarı kart alakasız bir bölgede, gereksiz ve sebepsizdi.
XXX
O diil de!!!
Şuraya bi MELİH OKUTAN yazıp, hakkındaki düşüncelerimi tek tek aşağıdaki satırlara bırakacağım…
Akşam oynanan oyunda aldığı rolü atlamam, görmezden gelmem mümkün değil.
Melih Göztepe karşılaşmasında adeta kükredi.
Futbolu soyadı gibi “OKUTTU”
Hele hele iki defa üst üste; ve devamında bir çok kez Göztepe orta saha oyuncuları dahil, defansı da bohçalayıp orta yapması,
Bolu Atatürk Şehir Stadının maraton kısmını Atatürk hava alanı pistine çevirmesi rakip takımın dengesini bozdu.
Göztepe TD’si, Turgay Altay ek önlemler almak zorunda kaldı.
Göztepe Melih Okutan’ın bindirmeleri ile şoka uğradı.
Taraftar coştu, maç psikolojik olarak bize döndü.
Oyun M.O.’dan Önce ve M.O. dan Sonra oldu.
Melih Okutan, gözümde birden bire 4X4 Range Rover oldu.
Kattığı değer, takımına verdiği ehemmiyet, aldığı sorumluluk ve üstün performansı için yürekten ve sıkıca kucaklıyorum.
Sahadaki duruşuna, oynadığın oyununa, peşine taktığın oyunculara, attığın şuta, torklu koşularına, hızına, hallaç pamuğu gibi attığın çimene, alın terine helal olsun.
O akşama dair;
Futbolunun, heybetinin, oyuna kattığın karakterinin ve aidiyet duygunun aklıma getirdiği karizma ismi buldum..
Range Rover Melih Okutan..