RAFADAN YUMURTA
Önümüzdeki karşılaşmalarda “Farklı Menü” ve “Oyuncuların Cümlesinde” buluşmak üzere diyerek biten,
A.Alanyaspor maçına saatler kala kaleme aldığım yazıma kaldığım yerden devam ediyorum.
Farklı menü'nün ismini buldum, dolayısıyla yazımın başlığı.!
Rafadan Yumurta.!
Ve Fakat..
Oyuna direkt katkı veren, gol ve asist yağmuruna devam eden iki isim değişmedi.
Emre Kılınç ve Aleksandar Prijovic…
Sahanda yumurta yazım, alınan deplasman galibiyeti ile sabah kahvaltısının damak tadı arayışlarında“rafadan yumurta”ya dönüştü.
Alanya turistik bir bölgedir!
Oralarda, otellerde rafadan yumurta özel olarak sipariş edilir ve de prestijli, ne istediğini bilen kişilere üç dakika sıcak suda kaynatılarak servis edilir.
Boluspor, sonuç olarak baktığımızda, turistik gezi olarak gittiği Alanya deplasmanından,
Üç dakika kaynamış rafadan yumurtayı afiyetle yiyerek,
Üç golü de rakip kalelere yedirerek evine döndü…
Bir hafta önce,
Kendi sahanda oynarken 2-0'dan beraberliğe getiriyor…
Elin sahasından,
Akdeniz Akşamlarından galibiyetle dönüyorsan,
Sizlere bütün menüler yemekler helal olsun.
Şarkılar da...!
Sahanda yumurtayı bilmeyen,
Terayağlı olanını tatmayan,
Hatta içine bir iki dilim sucuk eklemeyen yoktur sanırım!
Gerçi;
Boluspor hep kazansın, biz aç kalmaya razıyız diyenler çoğunlukta olmamıza rağmen,
İnsanın gözü doymayınca,
Midesi de dolmuyor nitekim.
Alanya deplasmanından üç gol ve farklı bir skorla dönen Boluspor'a, son günlerin moda skoru,
Neden dörtlemediniz diyesimiz de gelmiyor değil.
Dört dakika kaynayan yumurta katı,
Üç dakika kaynayan yumurta rafadan oluyormuş.
O halde,
Üç de yetmez dört olsun.!
Dört de yetmez beş olsun.!
Pişsin eksilmesin.!
Taşsın dökülmesin.!
Yiyenler şifa bulsun.!
Boluspor darlık, sıkıntı çekmesin.!
Goller, galibiyetler peşi sıra gelsin.!
Gollerin güzelliği, kalp gözleri kör olanların yüreklerine vursun.
Emre Kılınç'ın iki,
Aleksandar Prijoviç 'in bir golü ile biten karşılaşmanın net bir skorla sonuçlanmasını,
Sahadan… Sıradan bir durum olarak görmemek lazım.
Sahanda yumurta yazımızda; bunun satırbaşlarını, işaretlerini maça saatler kala vermiştik.
Yazımız, bu ikiliye nazar etmemiş, aksine işaret etmiş..
Tespitlerimizin doğruluğu, yazımızdan birkaç saat sonra, Emre ve Prijovic tarafından ıslak imzaları ile tescil edilmiştir.
Emre Kılınç'ın santraya ve daha çok ceza sahası içinde olacak şekildeki bir oyun anlayışında oynatılmasını geçen senelerde yazmıştım.
Bu yıl bir iki maçtır Emre bu şekilde oynuyor.
Gollerini de, bitiverdiği karambol anlarında atıyor,
Aleksandar Prijoviç ile birlikte kurdukları tuzaklar, ikiye birler, al verler verimli oluyor.
Bu hafta,
Aleksandar Prijoviç'in ilk onbirde yer almamasını yadırgamıştım.
Ama deplasman taktiği olduğuna dair bir tercih olduğunu düşünerek bu manada bir eleştiri getirmiyorum.
Kenan'ın ileride rakip futbolcularla yapmış olduğu fizik ağırlıklı dalaşının işe yaradığını söyleyebilirim.
Üç golünde bu ikili tarafından paylaşılmış olması ile istatistik verileri asist ve gol noktasında iki maçtır altüst ediyor oluşları, bir şeylerin doğru gitmeye başladığına işaret olarak görülebilir.
Yazılarımın iki haftadır neden yumurta üzerinde döndüğüne gelecek olursak.
Karşılaştıklarında iki yumurtadan biri mutlaka kırılır bilirsiniz.
Biz katı çıktık.
Alanya rafadan çıktı,
A.Alanyaspor farklı skorla kırılmakla kalmadı, dağıldı.
Bir manimiz yoksa, bir mani ile bitirelim.
Sepet sepet yumurta
Sakın bizi unutma.
Unutursan küserim,
Mektuplarımı keserim.
Not: Köşe yazım için facebook ortamından başlık noktasında yorumları ile destek olan Aşçılar Diyarı Mengen'e, Murat Aykut Yaman'a, Bülent Kaya'ya, Kemalettin Öztürk'e, Mustafa Çakıcı'ya, Sacit Kilitçi, Suat Yalçın'a, Fuat Bayramoğlu'na ve Uğur Sazlı'ya teşekkür ediyorum.