Umut olamıyoruz, anlatamıyoruz…
Biz bunu tabandakiler olarak görüyoruz, hissediyoruz, yaşıyoruz.
Peki, MHP'yi temsil etme makamında olanlar bunu neden görmüyorlar,
İşte bunu anlamıyoruz.
Yoksa anlamak mı istemiyorlar, bizlerin de anlamamasını mı istiyorlar.
Ülkücü iradeyi yok sayıp, Tosya, Gemerek mahkemelerinden medet umuyorlar. Kongre yaptırmamak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar.
Yaşı kemale ermiş ve hala daha samimi bir Ülkücü olmaya çalışan biri olarak, hiçbir Ülkücü kardeşimi de incitmeden sormak istiyorum.
Niye?
Seçimlerden yüzümüzün akı ile çıkarız, elimizde bulunan milletvekilliklerini, belediye başkanlıklarını siyasi rakiplerimize kaptırmayız da,
Parti kurulduğundan beri Türk Milliyetçiliğinin motifleri olan söylemleri, siyasi rakiplerimize bırakmayız da,
Mağdur edilen bürokratlarımıza, sendikalarda kahramanca çalışan kardeşlerimizin haklarını savunur durumda oluruz da,
…
Yok mudur bu gidişe, artık dur diyecek
Üzülme sen elbet var, senden olan biz varız
Başka yerde arama, bak gönlüne ordayız! Diyen şairin duygularını, seçmenlere anlatacak ve inandıracak durumda oluruz da,
Rahmetlik Başbuğumuzun zamanında olduğu gibi Türk Dünyasının sözü dinlenir bir konumun da bulunuruz da,
Her türlü olumsuzluğa rağmen yine de yarınlar için umutlar taşırız da…
İşte o zaman Değişim Hareketini başlatanların karşısında durup, ‘Ne oluyor kardeşim, bu kutsal davayı başarı ile temsil edenleri niye değiştirmek istiyorsunuz, niye fitne sokuyorsunuz? Kongreye gerek yok!' diyebiliriz.
Diyebiliyor muyuz?
47 yıllık mazisi ve bu mazinin içerisinde çileleri, şehitleri, gazileri olan bu Ülkücü Hareket,
Dün;
‘Altaylardan Tuna'ya…' derken, ‘Kafkaslardan aşacağız, Türklüğe şan katacağız.' şarkısını söyleyip büyük ülküler peşinde koşarlarken,
Türkiye'yi yönetmeye talip, yetişmiş kadroları ile iktidar hayalleri kurarlarken,
Bugün;
Cihan pehlivanı olan Ülkücülerin, somun pehlivanı durumuna düşürülmesini, siyasi rakiplerimizin de bizi koltuk değneği, ya da yavru muhalefet olarak görmelerini hala daha sindirebiliyor muyuz?
Sindiremediğimiz içindir ki, bu davanın sevdalıları demokrasinin gereği kongre istediler, ‘Değişim.' dediler…
İsterken de bir ayıp mı ettiler yoksa bir kusur mu işlediler?
Her şeyden önemlisi;
Bu geri gidişat genel merkezce tespit edilip, ‘İyi niyetimize rağmen aleyhimize yapılan algı operasyonu ile baş edemiyoruz, bize inanan insanların şevkini kırıyoruz.' Diyerek kongre kararı aldılar da,
Bugün ‘paralelci', ‘ayrık otu', neseb-i gayri sahih durumuna düşürülenler,
Buna rağmen mi ‘Değişim' diyerek meydanlara indiler.
Genel merkez bir aday gösterdi de;
‘Hayır! Sizin dediğiniz olmaz! Ya Meral Hanım, ya Sinan Bey, ya Koray Bey, ya da Ümit Beyler den birimi olacak.'dediler.
Dediler mi?
Bizler Zeki Bük, Rahmi Aktaş, Mehmet Altın gibi 5000'nin üzerinde şehitleri taşıdık omuzlarımızda.
İnanınız hiç ağır gelmediler.
Ama şu an MHP'nin içinde bulunduğu duruma bakar mısınız, içler acısı,
Taşıyamıyoruz artık…
Ağır geliyor, ağrımıza gidiyor, zorumuza gidiyor,
İşte bunun içindir ki;
Ülkücüler 2018'i beklemeden 'YENİ BİR ŞEVK, YENİ BİR VİZYON, YENİ BİR HEYECAN! Diyor, değişim istiyor.
Değişerek, gelişmek, gelişirken ülkemizin kaderini değiştirmek istiyor.
MHP'yi, ülkülerimizi gerçekleştirme için çalışma, Ülkücülerin sorumluluklarını üstlenme ve Ülkücü iradeyi her yere hâkim kılma makamında bulunan en tepede bulunan büyüklerimize sormak isterim;
MHP'nin günü kurtarmaya değil, kendi içinde siyasi bir yenilenmeye ihtiyacı olduğunu görmüyor musunuz?
Neden gereğini yerine getirmiyorsunuz, neden ortalığı alabildiğine gerdiriyorsunuz,
Neden inatlaşıyorsunuz,
Neden Ülkücüyü Ülkücü ile imtihan etme durumuna getiriyorsunuz?
Dedik ya tıkandık artık, yol alamıyoruz.
Ama
Bizlere güvenen, bizlere inanan, bizleri heyecan ile bekleyen insanlarımıza umut olacak ne yeni bir yol buluyorsunuz, ne de yeni bir yol açıyorsunuz?
O zaman yoldan çekilmeyi neden düşünmüyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz durumdan dolayı canımız yanıyor.
Hem de çok…
Ama
Biz Ülkü Ocaklıyız, biz MHP'liyiz.
Bu yanmalara rağmen biz hala daha o kutsal Ocak'ta
‘Allah'a, vatana, bayrağa, Kuran'a, silaha yemin olsun…'diye başladığımız yerdeyiz.
Yani ülkülerimizden asla vazgeçmeyiz!
NOT: Yazımızın altına yorum atma düşüncesinde bulunan okuyucularımız!
Yorum yapmayı düşünüyorsanız, şu nazik ortamda birbirimizi incitmeyecek bir üslup kullanınız.
Sayın Editör!
Sizden ricam hakaret içeren, aşağılayan yorumlara lütfen izin vermeyiniz.
Muharrem Demirel