Günlerdir maalesef bu acı haberlerle uyanıyoruz. Nasıl bir vicdan bu durumlara sebep oluyor? Ormanlardan ne isteniyor? Oralar da yaşayan canlarımızın günahı ne? Yanan sadece ağaçlarımız değil, ormanlarımızda yaşayan binlerce canlı türü... Ne olduğunu anlamadan yitip giden canlar... Hayatında bir kere bile ağaç dikmemiş, bir hayvanın başını okşamamış, bir insanı gerçekten sevmemişler bu kadar kolay ciğerlerimizi söndürüp hayvanlarımızı canlı canlı öldürürken gözlerini bile kırpmıyorlar.

Senelerce çocuklarımıza ağaç sevgisini aşılamak için çabaladık. Onlara doğayı sevdirdik, korumayı öğrettik. Ama eksik kalmış çocukluklar, bugüne bunları öğrenemeden gelmişler... Ağaç demek sadece manzara gölgelik değildir. Ağaçlar bizim oksijen kaynağımız, gövdeleri ve dalları ile canlılarımıza yuva, bize meyvelerini sunan, gölgesini ikram eden ve her şeyden öte ağaçlarda birer candır. Çocuklarımıza bırakacağımız en önemli miras ormanlarımızdır bu canları korumak bizim görevimizdir.

Ormandan ağaçtan yoksun şehirlerimizde betonların arasına sıkışmış insanlarımızın haftasonları Gölcük, Abant, Yedigöller gibi doğal güzelliklerimize akın ettiğini görürüz. Plakalara baktığımızda çoğu yabancıdır. Onların gözüne baktığımızda yeşilin tonunun ormanlarımızın ne kadar değerli olduğunu anlayabiliriz. Yeşil insanı sakinleştirir, dinlendirir... Haftanın yorgunluğunu doğada geçirilen bir kaç saat silebilir, unutturabilir. Doğa bize kuca açarken biz doğayı her seferinde kendimize küstürüyoruz. Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz bizi içine almaması için.

Şüphesiz ormanlarımızı koruyacağız ama aynı zamanda bu güzel doğayıda temiz tutmayı ihmal etmeyelim çöplerimizi, doğada yok olması çok uzun süren plastiklerimizle ormanlarımızı cezalandırmayalım. Bu güzel doğanın ormanlarımızın bizlerden çok alacağı var. Yanıp giden her ağacımızın yerine onlarcasını dikip bi nebzede olsa borcumuzu ödeyelim. Seneler alsa da yerini doldurmak, en azından çocuklarımızı bizim bir nebze de olsa şahit olabildiğimiz doğadan mahrum bırakmayalım... Yarınlarımızı düşünüp yeşili koruyalım.

Doğa sadece bizlere değil; elleri kolları olmayan, dilleri derdini anlatamayan hayvanlarımıza da nefes. Binlerce can orada hayatlarını sürdürüyor. Ve doğa öyle bir ekosisteme sahip ki biri olmadan birinin türünün devamı mümkün değil... Ülke olarak inanılmaz bir doğaya sahibiz. Ama biz dünden yarına sahip olduğumuz hiç bir şeyi sürdürmeyi beceremiyoruz.

Her ne için bu yangınlar başladıysa ve şu an her yitip giden can için geciktirilen söndürme çalışmalarına sesimizi çıkaralım. Çıkan yangınların nedeni her ne ise yapılan bu saldırıların hiç bir insani açıklaması yok. Bir milletin aldığı nefese saldırılıyorsa yarınımızın garantisini bize kim verecek? Her şeye duyarlı olan biz, komşu ülkelerimize bile yardıma koşan biz, farklı ülkelerin sorunlarını her gün haber gündemine taşıyan biz şu ab karşı karşıya olduğumuz bu problemi de en az diğer sorunlar için gösterdiğimiz duyarlılıklarla çözüleceğimize eminim. Çünkü bu acı kendi canımızı yakıyor...

Ocak ayında kaybettiğimiz Toprak Dedemiz Hayrettin Karacaya, her yıl onlarca ağaç dikip bakımını yapan duyarlı vatandaşlarımıza ve tek bir ağaç kesilmesin diye köşkün yürütülmesi talimatını veren Atamıza saygıyla..