‘Muharrem Hoca bir görüşelim sana gelecek nesillere aktarmanı sağlayacak çok güzel konularım var, yazarsın'

‘Tamam, Hafız Ağabey' dedim, ‘Görüşelim'

Bu telefon görüşmeleri birkaç defa oldu.

Ama

Nasip olmadı bir türlü görüşemedik.

Duyduk ki, rahatsızlanmış, yoğun bakıma alınmış.

Sonra da vefat etti, bana aktaracak olduğu bilgileri ile gitti.

***

Başında fötr şapka, takım elbise, ütülü gömlek, kravat ve de boyalı ayakkabıları ile tam bir beyefendi idi.

Arasta içi esnaflarından olan Rahmetlik Babam Tatlı Kardeşim Cemalettin Demirel, Züccaciyeci İsmail Özdemir, Derici Ayhan Aytuğlu ile yapmış oldukları sabah sohbetleri muhteşemdi.

Çaycı İbrahim'in yaptığı o nefis çay veya kahve ile o sohbetler daha da şenlenirdi.

***

Hafız Muharrem İka büyüğümüzün cenaze namazı uzun yıllar saatçilik mesleğini yapmış olduğu Yıldırım Bayezıd Caminin önünde kılındı.

Pek çok cenazeyi uğurladığı musalla taşından,' Nasıl bilirdiniz?' Diye sorulan

Ve

'Hakkınızı helal ediyor musunuz? Diye uğurlanan bu defa kendisi idi.

Mekânın cennet olsun Hafız Muharrem İka büyüğüm, babam Tatlı kardeşim Cemalettin'e selam söyle.

***

Malumunuz evden dışarı çıkamıyoruz.

Muharrem İka Büyüğümüzün cenazesi, o kıymetini bilemediğimiz günlerin giderilmesine biraz vesile oldu.

Pek çok eş dost ile karşılaştık.

Gelenlerin büyük çoğunluğunun yüzünde maske vardı.

Ama

Yüzlerdeki o maskelere rağmen birbirimizi tanımakta hiç ama hiç zorlanmadık.

Çünkü

Bolu küçük yer

Ve

Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz.

Yani

Maskelere karşı antrenmalıyız.

***

Belediye eski başkan yardımcımız Süleyman Özbağ ve beni nerede görse kucaklayan Ak Parti İl Başkanı Nurettin Doğanay cenaze de idi.

Bu defa kucaklama fırsatını ona vermedim

Ve dedim ki;

‘Sayın başkan içimden geldi, öyle kafa vurmak filanda yok, gel seni şöyle yanaklarından bir öpeyim, seni sıkıca bir kucaklayayım' dedim.

Ama

Sayın Doğanay bu defa ‘Hocam mesafe iyidir', dedi yanıma yanaşmadı.

Ak Parti İlçe Başkanı Kazım Konak ise, 'Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli' havasındaydı.

Aramızda da en az 15- 20 metre vardı.

***

Cenaze de genç bir kardeşimiz maske ve eldiven dağıttı.

Taktık.

Da

Durmuyor.

Bir ses duydum, seslenen Sayın Ertan Varlık hocam idi. Yanında da, Sayın Seyfi Dağdeviren, Sayın Mehmet Özdoğan, Sayın Abdullah Abad, Sayın Armağan Çatladı…

Dedi ki;

‘Maskeyi yanlış takmışsın, üst alta, alt üstü gelecek.'

Düzelttik.

Ama

Taşı gediğine koymayı da ihmal etmedik;

‘Hocam alışmadık g… don durmaz' diye boşuna dememişler.

***

Dedik ya çok tanıdık gördük,

Sayın İsmail Hotakoğlu, Sayın Halit Ergül, Sayın Basri Karadaş, Sayın Eyüp Ahi, Sayın Hamdi Zenginbal, Sayın Necmettin Hancı…

Ve

Niceleri…

Özlemişiz, özlenmişiz

Bunlardan biri de Sayın Mehmet Emin Güz idi.

Ama

Maskesiz idi.

‘Niye takmıyorsun?' dediler.

Cevabı onun yerine ben verdim, 'Onun maske takmaya ihtiyacı yok, Sayın Güz ne ise o'

***

Şu zor günlerden geçerken hayata biraz güzel göz ile bakmak gerek, şaka ile karışık yazılan yazımızın da amacı bu.

Demem o ki;

Hayatı ister maskeli oynayalım, ister maskesiz

Ama

Gerçek şu;

Corona virüs karşısında hepimiz eşitiz.

30.03.2020

Muharrem Demirel