78 yaşındaki Ayşe Yardımcı evinden çıkmış.

Nereye gitmiş?

Ormana; mantar toplamaya.

Sonra

Ayı ile karşılaşmış…

Ayı da muhtemelen saldırmış

Ve

Ölümüne sebep olmuş.

Ve

Tarım ve Orman Bakanlığı da VUR EMRİ çıkartmış.

***

İlimiz Mudurnu ilçesi Beyderesi Köyü Osman Çavuşlar Mahallesinde ikamet eden Ayşe ninemiz var ya,

Kültür mantarı almak için mahalle bakkalına gitse, mesele yok.

Mantarını alır ve evine sağ salim geri dönerdi.

Veya

Gocaoğlan Çavuşlar Mahallesine gelse, yine mesele yoktu.

Nefsi müdafaa deyip Gocaoğlanı vurup geçerlerdi.

De

Rahmetli ninem nereye gidiyor?

Ormana…

Yani

Yabani hayvanların yaşam alanına…

Bakmayın siz böyle yazdığımıza, Ayşe ninemizin ölümü bir insan olarak tabii bizi de üzdü

Ama

Biraz da düşündürdü.

***

Buna benzer bir yazıyı 2 sene önce, GOCAOĞLAN MUHTAÇ OLMUŞ GURU SOĞANA başlığı ile yazmıştım hatırlar mısınız?

Hani

Gocaoğlan ile görüşmüş

Ve

‘… Şehirler sizin ama ormanlar da bizim yaşam alanımız Muharrem Hoca!

Ormanlara gelin, görün, gezin, eğlenip oynayın, gelmişken de Tanrı'nın hepimize bahşetmiş olduğu nimetlerden de tadın.

Ama sorarım; ne âlemi var aç gözlülük yapıp da bizim gıdalarımızı toplayıp şehre götürüp satmanın.

Biz ne yiyeceğiz, yavrularımıza ne yedireceğiz, kış kıyamet günler nasıl geçer düşündünüz mü?

Biz şehre insek, sizlerin sofralarına davetsiz otursak,

'Tanrı misafiridir' dersiniz, gönlümüzü hoş edersiniz,

Bir daha gelsek, yine boş çevirmezsiniz.

Ama her gün gelsek, yesek içsek, mutfaktaki erzakları da toplayıp ormana götürsek kızmaz mısınız?...' diyerek hislerine tercüman olmuştum.

***

Saraçhane Camisinin önü, Pazar yeri, İzzet Baysal Caddesi, Satıcı köylü kadınlarımızdan geçilmedi yine bu sene.

Önlerinde

Çeşit çeşit mantar; Kanlıca, ayıca, sığırdili,

Ve

Sarımsaklı yoğurtlu yemesi pek lezzetli olan tellice…

Ahlat, Kızılcık, kuş burnu, ahududu, böğürtlen, alıç, acı bal.

Seç seç al!

Yani

Ormanlarımızın sakinlerine

Ne balık bıraktık,

Ne de

Ayı yemişi, ceviz veya kestane…

***

Bu arada, her sözünde bir hikmet olan, fıkraları inbikten damıtılarak geçirilmiş ve güldürürken düşündüren, düşündürürken güldüren Nasrettin Hocamızın fıkrası geliverdi aklıma.

Nasreddin Hoca'nın evine hırsız girmiş.

Neyi var neyi yok sırtlamış.

Hoca'da geriye kalanları toplayıp, düşmüş hırsızın peşine.

Hırsızın evine kadar ardı sıra takip ederek gitmiş.

Hoca'yı gören hırsız, pişkin pişkin demiş ki;

‘Ne istiyorsun Hoca? Ne işin var evimde?

Hoca ne demiş;

‘Yahu biz bu eve taşınmadık mı?'

Uydu mu?

Herhalde uydu!

Yani

Bu vur emri çıkartmış olduğumuz gocaoğlanlar var ya; yarın bir gün kapımızı çalıp; ‘Biz bu eve taşınmadık mı?' Derlerse şaşırmayalım.

***

Ne demiştik Goca oğlan için;

Gocaoğlan muhtaç olmuş guru soğana…

Ormandan topladıklarını şehre taşıyan köylü kadınlarımızın her sene sayılarının artması da iyi bir mesajdır

Kime?

Anlayanlara…

Yani

Kuru sopanın kilosu da olunca 5 lira

Köylü de muhtaç kalmış, ahlata mantara…

***

Ha bu arada

Masum insanların ölümüne sebep olan, tecavüzcüye, haine, hırsıza, ahlaksıza, trafik magandası gibi günahkârlara vur emri yok.

Ne var?

Yargı!

İyi de

Hanesine tecavüz edilen

Ve

Günahsız olan

Ve de

Nefsi müdafaa durumunda kalan Gocaoğlan için VUR emrinden önce YARGI yolu yok mu?