Hepimiz hayatımızda bir şeylerin değişmesini isteriz. Ancak öncelikle değişmesi gerekenin kendimiz olduğunun ve değişime direnç gösterdiğimizin çoğu zaman farkına varmayız.

Bir şeylerin değişmesi için kim olduğumuz, ırkımız, cinsimiz hiç önemli değil aslında. Bildiğim tek şey bir hayaliniz var. Belki de bu zamana kadar herkesten sakladığınız bu hayalinizi gerçekleştirmek adına çeşitli bahaneler ürettiniz. Size gerçekçi olmanızı söyleyen ve belki de sizi kısıtlayan insanları dinlediniz. Halbuki içinizde bir yerlerde bu potansiyelinizi ortaya çıkaramadığınızı siz de biliyorsunuz. Ve şimdi hayat sadece yaşlandığınız bir yer..

Sizi hemen gerçeklerle yüzleştireyim.

Dünyadaki en zengin yer neresi?  Biliyor musunuz?

Çin değil, Amerika?  Hayır. Dubai de değil.

Dünyanın en zengin yeri mezarlıklar!

Çünkü mezarlıklarda hiç icat edilmemiş icatları, söylenmemiş şarkıları ve belki de denenmemiş birçok şeyi bulabilirsiniz. Hiç yazılmamış kitapları ve geliştirilmemiş fikirleri, fark edilmemiş insanları bulabilirsiniz.

Neden mi?

Çünkü korkmuşlardı. Risk almaktan, tıpkı sizin gibi. Ancak farkına varmanız gereken bir şey var; o da henüz hayatta olduğunuz.

Mezarlıkta değilsiniz. Henüz değil! Ve tek bir hayatımız var. Her geçen an bir daha geri gelmeyecek. Artık siz bir saat önceki siz değilsiniz. Hayatı baştan yaşamak diye bir şey yok. Şu an var! Anın içinde olmak, onu yaşamak ve tadını çıkarmaktır. Hayallerimizi yaşamak mümkün. 6000 yıl önce insanlık tekerleği icat etti. Sadece 6 bin yıl. Uçağın icadı sadece 100 yıl öncesine dayanıyor ve 50 bin yıl önce internet diye bir şey yoktu. Cep telefonu yoktu, yani yapılması mümkün olmayan birçok şey yapıldı. Keşfedilmeyi bekleyense daha birçok başarı, hayal ve fikir mevcut. Sizi bekliyorlar. Ellen Keller’a sormuşlar; “Kör doğmaktan daha kötü ne olabilir?” diye. “Görme yetisiyle doğup etrafında olup biteni görememek, çok daha kötü olurdu.” demiş.

Neden hastalıkların tedavisi tam olarak bulunamıyor? Neden hepimiz temiz su bulamıyor, eğitime erişim neden herkesin hakkı değil, neden savaşlar var? Neden cennete gitmek için ölmemiz gerekiyor? Oysa ki cenneti dünyada yaşamak mümkün. Sadece biraz düşünce ve hareket değişikliğine ihtiyacımız var. Birileri yapılamaz dedi diye heykeltıraş yaptığı eseri yarım bırakmamıştır ve hiçbir heykel eleştirmenler için dikilmemiştir. Herkes size nasıl yapacağınızı ya da ne yapmamanız gerektiğini söyler ama önemli olan sizin şu anda burada olmanız. Kendinizi yaşamanız. Kendi hayallerinizi ortaya koyun.

Ve ne yazık ki ortalama bir insan 25’inde ölüyor ama 75’inde gömülüyor! Bu ne demek bir düşünün. Bu dünyanın sizi üzmesine izin vermeyin. Kazanmasına izin vermeyin. Yolun sizi götürdüğü yere gitmeyin. Yol olmayan yerden gidip iz bırakın.

Lütfen ama lütfen kendinizi yaşayın. Daha da geç olmadan..