Karga ağaçta, ağzında peynir…
Aşağıda ise aç tilki.
Der ki tilki; ”Ne güzel sesin var bir şarkı söyle.”
Karga “gak” der,
Peynir düşer.
Karga “yalakalığı yer.”
Tilki peyniri…
***
Anlamını bozmadan bir masalı daha kendimize göre uyarlayalım mı?
Mesela Kurt ile köpek…
Hadi okuyalım o zaman
Kurt’un karnı sırtına yapışmış, ama köpek öyle değil; semiz mi semiz…
Demiş ki köpek;
‘Kurt kardeş ne bu haliniz, benim gibi olmak ister misiniz?
Sormuş kurt;
İsterim de, ne bu boynundaki tasma?
Sahibim takar; ister bağlar, ister salar, sen karnını doyurmana bak, buna kafanı takma.
Şaşırmış kurt
‘Yani istediğin yere gitmek yok, özgürlüğün sahibinin elinde öyle mi?’
‘Karnım doyuyor ya’, demiş köpek; ‘özgürlük önemli mi?’
Kurt demiş ki;
‘Senin olsun ette kemikte, ben özgürlüğümü kimselere veremem.
Acımdan ölürüm ama kimsenin boyunduruğu altına giremem.’
**
Ne güzel mesajlar var değil mi?
Toplumu eğitici; örneklendirme ile kötü davranışlardan caydırıcı özelliği ile eskiden bizleri eğitmede kullanılan.
İşte
Bu yolla insanlara ahlak ve ibret dersi veren masallar ve hikâyelerle büyüdük biz.
De
Herhalde yanlış anlamışız, ya da sadece okuduğumuzla kalmışız.
Yani
Anlamamışız…
***
Anlamış olsaydık
Herkes haddini de yerini de bilir, kargalar tilkilerin kurnazlığına gelmezler.
Ve
Tilkilerin ağamsın paşamsın sözlerinin sihrine kapılmazlardı.
Anlamış olsaydık,
Kümeslere dadanan tilkiler nereden ne götürürüm hesapları yapamazlardı.
Masalları anlamış olsaydık;
O bizim masum köpeklerimiz bile değişmezler
Ve
Sahipler değiştikçe, güçlü olanın peşine takılmazlar, yerlerini yarınlarda bana da artan düşer diye bekleyen çakallara fırsat tanımazlardı.
Anlamış olsaydık;
Senede bir defa gelen hasat kargaları aramızda her gün dolaşmaya başlamazlardı.
***
Hani o çalışkan karınca vardı hatırlar mısınız?
Kış mevsimine hazırlık yapar, çalışırdı bütün yaz,
Ağustos böceği ise sırt üstü yatar, çalardı saz.
Kış gelince ağustos böceği karıncanın kapısını çalar yardım isterdi.
Masal ise bizlere ÖNCE EMEK SONRA YEMEK derdi.
Ya şimdi?
Ağustos böceklerinde SERVET, karıncalar da ise SEFALET…
Yalancı çobanlar MAKBUL, doğrular ise MAKTUL,
Hak hukuk dağıtan aslanlarımızda TESLİMİYET, çakallar da, tilkiler de ise ASALET.
Yanlış mı?
***
Evet, dostlar ne yazık ki;
Bağlar çoğalmış, dağlar boşalmış.
Dağdakiler bağlara dadanmış.
Tilkiler, çakallar, hasat kargaları, tavşanlar, bukalemunlar çoğalmış.
Doğruyum, çalışkanım diyenlere ise kala kala ıh demeden yük çeken ve kaderi hiç değişmeyen KARAKAÇANLIK kalmış.
***
Eğer aslan dediğimiz aslanlar var ya,
Asaletlerine uygun hareket etmezlerse,
Tilkilere, çakallara, hasat kargalarına değer verirlerse,
Vah ki vah!
Dağlara mı çıksak ne?
06.08.2019
Muharrem Demirel