‘Ya hanım, pirzolayı, bonfileyi filan geçtim de, hiç olmaz ise arada bir köfte yapsan’
Söylemez olaydım.
Manidar manidar baktı.
Gitti…
Döndüğünde elinde bir kâğıt vardı, ‘oku’ dedi.
Okudum!
Her kalemi ayrı ayrı yazılmış fiyat listesi; temel gıdalar ayrı, meyveler, temizlik giderleri ayrı.
Anlamazdan geldim, bilgisayar da yazı yazmaya devam ettim.
Önüme bir yığın alışveriş listesi daha koydu, bir önceki alışverişlerindeki fiyat farkını gösteren.
‘Fiyatlar yerinde durmuyor, her yaptığım alışveriş bir öncekinden daha zamlı oluyor. Senin yaptığın katkı yetmiyor’
‘Eeee’ dedim
‘Aile bütçesine zam’ dedi
***
İpe un sermeye niyetliyiz ya, ‘Ailenin bekası’ dedim.
İkna olmadı.
‘Uzaktan akrabalarımızdan gelecek bir miras söz konusu, rahatlayacağız, şahlanacağız’ dedim.
‘Kasaptaki ete soğan doğramam’ dedi.
‘Güzel günler göreceğiz’ dedim, ‘Allah sabredenler ile beraberdir’ diyerek sabır göstermesini istedim.
Kızdı!
‘Yıllardır aynı şeyi söylüyorsun, değişen bir şey yok’ dedi.
***
Baktım kurtuluş yok!
‘Tamam’ dedim.
Google’yi tıkladım.
TÜİK in belirlediği enflasyon oranını aradım. Sonra da TÜİK den alınan enflasyon oranına göre devletimizin yaptığı emekli maaşıma yaptığı zammı…
Bu defa ben ‘Oku’ dedim, okudu…
Dedim ki;
‘Ancak bu oranda katkı sağlayabilirim’
‘Ben devletin verdiği zam kadar değil, piyasanın yediğimize içtiğimize yaptığı zam kadar zam isterim’ dedi.
***
Kabul ettim mi?
Etmedim!
Karşı atağa geçip, ödemeleri benim sorumluluğumda olan, yüksekçe yapılan elektrik, doğalgaz, akaryakıt
Ve de
Daha birkaç zammı hatırlattım.
‘Arkadaşlar ile arada sırada bir araya geliyoruz, çay kahve içiyoruz, benim boynumu bükme, itibarımı yere düşürme’ diyerek duygu sömürüsü de yaptım.
***
Sonuç?
Bunca yıldır aynı yastığa baş koymuş olduğumuz hanım ile kavga döğüş edecek halimiz ya…
‘Umut’ Dedik
Ve
Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen 600 lira seyyanen zam, 2022'de yüzde 21, 2023'te yüzde 17 artış talep etmişlerdi ya; müjde bekledik.
Ama
2022 de yüzde 12'lik, 2023' de ise, yüzde 14'lük artış kararı alınınca da Nasreddin Hoca’nın aşağıdaki satırlardaki fıkrasını hatırladık.
Köylüler EYYÛB ismini, Eyip, İyip, iyp gibi bozuk şekilde telâffuz ediyorlarmış. Bir gün Nasreddin Hoca vaazında:
"Ey Müslümanlar! Oğlunuz olursa adını sakın Eyyûb koymayın. Halkın dilinde çokça söylene söylene, incele incele ‘ip’ olur" demiş.
Sayın sendikacılara tavsiyem; zammın ismini sakın yüzde 21 koymayın, incele incele yüzde 12 oluyor da…
***
Her neyse…
Biz, Rahmetlik Nasreddin Hoca’nın ‘Tam açlığa alışırken öldü’ fıkrasını da biliyoruz.
Ne yapacağız?
Yediğimizden içtiğimizden keseceğiz
Ve
‘Emekli, memur, asgari ücretli sever zoru
Ey Güzel Allah’ım sen bizi koru’ diyeceğiz’
24.08.2021