Park yapılmaz levhası kabak gibi görünüyor,

Ama

Vatandaş hemen levhanın altına arabasını çekmiş.

Yani

Kuralları ihlal etmiş.

Başka?

Park yapılmaz levhasının altına sıra sıra plastikten veya metalden dubalar yapılmış.

Ama

Vatandaş bu sefer dubaların hemen yanına park etmiş, hem de iki sıra…

***

Telefon açıyoruz ilgililere.

Allah var anında Belediye trafik zabıtası geliyor

Ve

Anons

‘14. DE. … plakalı vasıta sahibi lütfen aracınızı bulunduğu yerden kaldırınız.'

Kaldırıyor mu?

Ne arar?

Sürücü ‘Park edilmez!' levhasını ve dubaları görmüyor.

Ya anonsu?

Onu da duymuyor.

Karşılığı ne?

Ceza!

Da

Belediye tarafından ses var görüntü yok.

Ya Trafik…

O tarafta ikisi de yok.

***

Bolumuzun her yerinde büyük bir keşmekeşlik ve kargaşa var.

Var da

Bu memlekette kural koyucular ve bu kuralları denetleyicilerde olmalı.

Ama

Yoklar.

Bu yoklar içinde de herkes kafasına göre takılıyor, kendisine göre yaşayıp, kendisine göre uyguluyor.

Sonra…

Sonrası sahipsizliğin beraberinde getirdiği çatışmalar…

***

Bu çatışmalar içinde bulunan ve kural tanımazlar ile karşı karşıya kalan vatandaşın önünde iki ihtimal kalıyor.

Ya bu kuralsızlığı kabul edip çekip gideceksin

Ya da

Kibarca ikaz edeceksin…

Çekip gidersen sorun yok.

Ama

İkaz edersen, iki ihtimal var.

Anlayışlısına denk gelirsen mesele yok, anlayışsızına denk gelirsen iki ihtimal var.

İkaz edilen ya ters ters bakıp gider, ya da işi ileriye taşıyıp kavgaya girer.

Ters ters bakıp giderse mesele yok, kavgaya girersen iki ihtimal var.

Ya döversin ya da dövülürsün.

Döversen mesele yok, dövülürsen iki ihtimal var.

Ya sineye çekip arkana bakmadan gidersin, ya da kırık burunla karakola…

Çekip gidersen mesele yok.

Karakola gidersen…

Oooo!

Savcı, hâkim mahkeme filan derken ve suçlu olan elini kolunu sallaya sallaya ve de sırıta sırıta ‘Param kadar döverim.' edası ile serbestçe giderken,

Sen

Kırık burunun yanına gönül kırgınlığını da eklersin.

****

Yani bu ülke de normal anormal, ihmal, suiistimal derken ihtimaller hiç bitmez.

Ve

Hep ikiye ayrılır.

Ne yapalım?

Her derde deva olan‘DÜZELÜ BE!' ilacını cebimizde taşıyalım her an ve her yerde ve de düzenli olarak kullanalım.

Mı?

***

Arabasıyla Almanya'ya giden Dursun, arkadaşı Temel'i lastiğinin havasını
indirirken yakalar

Ve

Sorar
Ne yapaysun uşağum?
Temel oldukça duygusal bir havaya bürünür

Ve

Der ki;

Biraz memleket havasi koklayalum dedik da! .

Biz de bu yazımızda ne yaptık?

Bolu havası koklattık.

Gübre kokuları gibi buna da alışırsak mesele yok.

Alışmaz isek önümüzde iki ihtimal var…

14.08.2018

Muharrem Demirel