Önce Abdullah Hocam aradı, ardından Selahattin Hocam, Feridun Hoca, Bülent Çiftçi ve biraderim Emin…

Telefonlarım hiç susmadı…

‘Üzüleceğin bir haberim var başın sağ olsun, Aldoğan Hocan vefat etmiş.' dediler.

Aldoğan Hocan…

Aldoğan Hocan ifadesindeki incelik nerede biliyor musun?

Hoca'nın sonundaki' n' harfinde…

İşte o ‘n'ne var ya ‘n'!

İşte ‘n'; o datlı, kıymatlı, hörmatlı, şevgatlı ifadelerinin karşılıydı.

Öyle kuru kuruya Hocam demezdik birbirimize…

‘Dadlı, gıymatlı, hörmatlı, şevgatlı Hocam.' diyerek hitap ederdik.

Nasıl etmeyelim ki?

Hakikaten gıymatlıydı, hörmatlıydı…

‘Ben' değil, ‘biz' diyen, beraberce çalıştığı yardımcılarını, basın, taraftar, yönetici karşısında yücelten ve değer verdiren bir yapısı vardı.

Boluspor'da üç dönem çalıştım kendisiyle.

İlki 1994-1995 sezonu idi.

Sezona Selçuk Sanbay Hocamız ile başlamış ama genç ve yeni kurulan takım 6 maçta 8 puan toplayabilmişti.

Selçuk Hocam istifa etti yerine de Aldoğan Hocam geldi.

Küme düşer gözü ile bakılan takım sezon sonunda Konya'da oynanacak olan play off maçlarına gitme başarısı gösterdi.

1999-2000 sezonunda yine çalıştık, ardından da 2002-2003 sezonunda…

Her yönü ile farklı bir hoca idi.

Futbol bilgisi, Hayat bilgisi, insani ilişkileri fevkalade iyiydi.

Kim ne derse desin futboldan iyi anlar, iyi anlatır, anlattığını da saha da uygulatırdı.

Sohbetlerin vazgeçilmez insanıydı, konuşurken ağzının içine baktırırdı.

Dedim ya, bana hem insani hem de futbol anlamında artı değer katan önemli bir insan önemli bir hocaydı.

Datlı, gıymatlı, hörmatlı, şevgatlı Hocam!

Emin ol şu anda bu satırları yazarken canım yanıyor, boğazım düğümleniyor.

Akşam Abdullah Hocam ile oturduk hep senden bahsettik,

Kâh Dorukkaya'daki, Ankaraspor maçı öncesindeki kampımıza gittik,

Kâh, yine bu maç dönüşündeki son maçımız olan Kasımpaşa maçı öncesi Sayın Süha Alparslan tarafından ekip olarak kovuluşumuzu yâd ettik.

Kâh üzüldük, kâh güldük.

Ve Kocatepe…

Boluspor Kulüp Başkanı Sayın Necip Çarıkcı, Başkan Yardımcıları, Sayın Ahmet Ardıhan, Genel Koordinatör Sayın Metin Kumaş ve Avrupa Koordinatörü Sayın Hüseyin Kayalıoğlu, Ankara Temsilcisi Sayın Kadri Özersin oradaydılar.

Ve de

Bolu Tüfad Başkanımız Sayın İrfan Ulusan ve Boluspor Gençlik Geliştirme Koordinatörü Sayın Çetiner Erdoğan ve…

Evet, buraya ayrı bir paragraf açmadan geçemeyeceğim, büyük bir vefa örneği gösterip bir minübüs dolusu gelen Düzceli antrenörlerimiz

En güzel yerde de Boluspor çelengi…

Sevenlerin hep yanındaydılar, hüzünlendiler, üzüldüler...

Ama hüzünlenip, üzülürken de bol bol güldüler.

Nasıl gülmesinler;

O görünmez hayat defterine anlatılacak öyle çok şeyler yazmışsın ki.

Öyle çok şeyler sığdırmışsın ki, her grup ayrı bir şekilde yâd etti seni.

Baktık imam efendi çağırıyor, gittik…

Sordu ‘Nasıl bilirdiniz?' Diye ‘iyi biliriz.' Dedik, hakkımızı da helal ettik…

Sonra da cenaze arabasına bindirdik.

İyi de bizim dostluğumuz pazara kadar değil mezara kadardı.

Abdullah Gerz Hocam, Burhan Sucu kardeşim ile beraber ‘Adrese teslim edelim.' dedik, Karşıyaka mezarlığına da geldik.

Ve gömdük…

Ama seni, hatıralarını değil.

Kızma, kural bu! Bu hayatta ne öleceksin ne de düşeceksin.

Çünkü her ikisinde de hiç acımıyorlar hem de çabuk çabuk gömüyorlar.

Yazılacak öyle çok hatıran var ki…

Sade biz de mi?

Hayır! Tüm Boluspor camiasında!

Belki Bolu da ardından en fazla konuşulan ve pek çok hatırası olan tek hocaydın biliyor musun?

Şu satırları okur iken Sayın Necip Çarıkcı, Sayın Mehmet İnceayan, Sayın Emin Semercioğlu, Sayın Süha Alparslan beni onaylarcasına kafalarını sallıyorlardır eminim.

Datlı, gıymatlı, hörmatlı, şevgatlı Hocam!

Dedik ya o kadar çok hatıran var ki bizlerde, yaz yaz bitmez.

Çalıştığım tüm antrenörler ile yaşadığım ve bir kenara not ettiğim ve de sizin beraberce çalışmış olduğunuz futbolcu ve yöneticiler ile yaşadıklarınızı anlatan pek çok hatıralar var.

Allah nasip ederse bunları kitaba dökeceğim.

Emin ol başköşe de sen olacaksın.

Mekânın cennet olsun!

20.06.2016

Muharrem Demirel