Bugün;

“Çekirdek Çitlemek Sanattır” yazımın dokuzuncu yıldönümü.

Sevgili H Cumhur Bandakçıoğlu; 8 Eylül 2020 Salı günü Bolu Gazetesinde yayınlanan Çekirdek ve Sigara” yazısını okuyunca hatırladım.

H.Cumhur Bandakçıoğlu meclis gurup toplantısında;

Başkan Tanju Özcan, sigara izmaritini ve çekirdek çöpünü yere atana cezai işlem uygulama konusunda uygulamaya geçecek”

“Eğer dünya şehri olacağız diyorsak, ceza yetmez, park ve meydanlarda, İzzet Baysal Caddesi'nde çekirdek yemenin tamamen yasaklansın” diye açıklama yapıyor.

Galiba çekirdek çitleme konusunda dünyada İran'dan sonra ikinci sıradayız.

Sigara konusunda H.Cumhur Bandakçıoğlu ile hem fikirim.

Çekirdek konusunda ise yazacaklarım var.

XXX

Siz bakmayın o dondurma reklamlarındaki, şehvet soslu ifadelere. Gerçek tutkunun adı çekirdektir!

Çekirdek;

Sohbettir, muhabbettir, sıcaklıktır, dostluktur.

Çekirdek; sanattır.

Çitleyenleri bir arada tutan, onları aynı ülkü etrafında toplayan bir nev'i bağlayıcıdır, afyondur..

Çekirdeği tüketme eylemine, çitlemek denir.

Sanırsam, adaplı bir çitleme işi sanat olsa gerektir.

En iri çekirdeği bulmak, işaret ve baş parmak senkronizasyonu ve

el yordamıyla dudağa ulaştırmak, tükürmeden çekirdekleri üflemek mesela!

Dudak ve dil ortak yapımı bir hareketle papatyalara isabet ettirme eylemi, çimenlere tuzlu gübre ekme biçimi sanattan başka ne ile ilişkilendirilebilir ki!

Hele;

Kaldırım taşlarına tek tek ve üst üste biriktirebilmeyi, kereste masanın üstündeki kül tablasına taşırmadan öbek öbek dizebilmeyi sanattan başka ne ile ifade edebiliriz.

XXX

O diil de!!

Şöyle bir şey!

Dokuz yıl önce bugün yazdığım yazımda!

Çekirdek çitleme forum sayfasında; kendisini çekirdek çitleme sanatçısı kabul eden bir vatandaş!

“Çekirdek çitlemek, oldukça ileri derece hakim olduğuma inandığım bir sanattır. Doğru tempoyu yakaladım mı kralını tanımam”

Deyincesin!!!

Çekirdek çitlemeyi sanat olarak gören bu sevimli insanı, internette “Çekirdek Çitlemek Sanattır” sayfasını açanı tebrik ettim.

İnsanların kendisini ifade etmenin birçok yolu var.

İfade özgürlüğüne de, sanata da diyecek sözüm yok.

Ve Fakat,

Çekirdek çitlemek sanattır fikri, diğer sanatçıları hem yorar, hem de üzer.

Derinden düşündürür, endişeye sevk eder.

Araya akademik koşullar, kriterler girer, hangi üniversiteyi bitirdin soruları akla gelir.

Çekirdeğin tuzu bile, sorulan tuzlu sorulardan daha tatlı gelebilir.!

XXX

Korona tüm algılarımızı felç etti.

Alışkanlıklarımız tarumar oldu.

Çekirdek çitlemek de, sanat olmaktan çıktı, maskeler düştü.

Tek kullanımlık maskeler, izmarit gibi yerlere atılmaya başlandı.

Maskenin tıbbi atık olup olmadığı tartışılıyor.

Çekirdeğin evsel atık olmaktan çıkacağına ise hiç şüphe yok.

Tıbbi atık olarak tartışmaya açılacağına da eminim.

“Çekirdek çitlemek sanattır” artık masallara konu olur.

Her sanatın bir ucubesi çıkar.

Çekirdek çitlemenin de ucubesi de yerlere gelişigüzel tükürülen çekirdeklerdir.

XXX

Başlayınca bırakılamayacak on şey yazın deseler,

Büyük olasılıkla çekirdek çitlemek ilk sırayı alır.

On on iki tane çekirdek çitleyip bırakana hiç rastlamadım, okumadım, işitmedim.

Bu çitleme işi!!!

Dudaklarda botoks, dilde tat hissi kalmadığı fark edilinceye kadar ezber hükmünde devam eder.

Bir bakmışınız,

Bir kese kağıdı dolusu çekirdek tüketilmiş.

Çevre kirlenmiş, yollar kaldırımlar batmış, parke taşları, çimenler pislik içinde kalmış!!

Kimin umurunda…

Ve!

Çekirdek Çitlemek Sanat.

Sanat icra edilirken, çevre duyarlılığı, kültür, ahlak bir kenara bırakılmayacak.!!

Çekirdek çitlemek sanattır” diyenler, yerlere tükürülen çekirdek ucubelerine dikkat kesilsinler.

Çekirdek çitlemenin,

Abant'ı, Yedigöller'i, İzzet Baysal Caddesi, Kızılay'ın göbeği, evin holü, tuvaleti, duvarı, gölü, merası, sokağı, hanı, hamamı olmaz.

Pandemi süresince; sokaklarda evimiz gibi olmalı.

XXX

Gelelim çekirdeğin karşılık görmeyen aşk hikayesine..

Ayçiçeği güneşe aşık olmuş.

Bütün bitkiler gülmekten kırılmış.

Güne bakana hep bir ağızdan şöyle bir tavsiyede bulunmuşlar.

“Güneş gökyüzündeki tahtından bir an bile ayrılmaz.

Kudretli ve ulaşılmazdır. Sen kim, o kim! vazgeç bu sevdadan” demişler.

Ayçiçeği hiç sesini çıkarmamış.

Sevdalı gözlerini güneşe dikmiş ve bakmış bakmışbakmış!!

Uzun müddet hiçbir şeyin farkına varmayan güneş, nihayet bir gün, ay çiçeğinin bakışlarını üzerinde hissetmiş.

Önce geçici bir heves sanmış. Değişen bir şey olmadığını ve yanıldığını anlamış.

Ayçiçeği öyle inatçıymış ki, güneş tahtını nereye taşıdıysa, yılmadan usanmadan o yöne çeviririrmiş başını.

Derken bir öğleden sonra, artık bu takipten bıkan, usanan güneş sapsarı gazabıyla kavurmuş ayçiçeğini.

Daha ayçiçeğinin üzerinde simsiyah duman tüterken, insanlar akın etmişler olay mahalline.

Çekirdeklere bakarak

“Yaşasın!” demiş içlerinden biri.

“Şimdi ne güzel çitleriz bu Aşkı.”