‘Tatil geldiği zaman / Ağlarım ben inan
Gitme, gitme gel / Eylülde gel'
Bir döneme damga vuran Alpay'ın bu şarkısı, buram buram sevda ve özlem kokar.
Alıp başını gidesin, bir köşede dinleyesin gelir.
Gelir de…
Bu saatten sonra dinlesen ne dinlemesen ne?
Yani
Her şey vaktinde…
Alpay'ın bu şarkısını, gençlik yıllarında ne doya doya dinleyebildiler,
Ne de bu duyguları yaşayabildi Ülkücüler.
***
Onların da sevdaları vardı, şarkıları da…
Ama
Onlar için öncelik, ‘Eylülde gel' şarkısı değildi.
Onlar
Daha büyük sevda olan Dünya güzeli Ülkü'nün peşinde idiler. ‘Türk'e, ‘İslam'a, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne' sırılsıklam âşıklardı.
Ve
Bu sevdaları uğruna; kâh Çankaya yokuşundaydılar, kâh Çırpınan Karadeniz'de…
***
Ama
Onlara bir Eylül geldi ki sormayın; haindi, kahpeydi, başkaydı.
Bir kara kedi gibi girdi sevdalıların arasına
Kavuşturmadı, ayırdı…
Ve de
12 Eylül 1980 diye hafızalara kazındı.
***
O sevdalılar ki;
Yaşıtları sokaklarda, okullarda' Eylül'de gel' şarkısının romantizmini yaşarlarken
Onlar
‘Türk'ün ve ‘Türklüğün' yürek sesi olup, Türkiye ve Türk Dünyası ile beşik kertmesi yapmışlardı.
Ve
Ocak'tan yetişmiş, su katılmamış milli ve yerli ve de mangal yürekli evlatlardı.
Ve
Onlar;
Bu sevda uğruna cami çıkışında, okul yolunda kahpece kurşunlanan
Ve
Bu uğurda bayraklaşan Bozkurtlardı.
***
Onlar
‘Vatan' dediler, ‘Millet', dediler, ‘Esir Türklere Hürriyet' dediler. ‘Turan' ‘Kızılelma' dediler; sürüldüler, süründürüldüler.
Ve
Bu sevda uğruna 5 bin şehit verdiler.
Ama
Yesevi Dervişi olan Yunus Emre'nin
"Biz sevdik âşık olduk,/ Sevildik maşuk olduk,
Hem dem yeniden doğarız /Bizden kim usanası." sözlerinden ilham alıp,
'Bir ölür, bin diriliriz' diyerek yine de sevdalarının peşinden ölümüne gittiler.
***
Eylül güzel ay, belki de ayların en güzeli.
Ama
O 12 Eylül yok mu?
Ülkücüler olarak, işte sırf bu gün için sevemedik ayların en güzeli olan Eylül'ü…
Onun içindir ki;
‘Kahpe Eylül' dedik, ‘Kara Eylül' dedik.
Çünkü
‘Eylül' deyince, ölümüne yaşanan kara bir sevdanın ardından gelen çileler gelir akıllarına…
Bir ülkeyi şaha kaldırabilecek donanımlarla yetişmiş bir neslin umutlarının üzerlerinden geçen tanklar
Ve
Yusufiyeler, işkenceler, askılar, baskılar, aşağılanmalar, zulmün darağacında, boyunlara geçirilen yağlı urganlar
Ve
Kendilerine reva görülen sevdasızlıklar…
Dedik ya, kahpe bir Eylül'dü…
11.09.2020
Muharrem Demirel