O..!
Cumhuriyet tarihinin üniversite kuran ilk hayırseveriydi. Bolu'muzun ilk mimarı, ülkemizde de, özel teşebbüsün ilk ciddi hamlesini başlatan kişiydi.
Vergisini ödediği öz kazancından, bu hizmetleri tek tek hayata geçirdi. Bu hizmetlerini yapıp, daha sonra vergisinden düşmeyi asla tercih etmedi. Doğup büyüdüğü, ilk feyzini aldığı ve çok sevdiği Bolu'suna, Türkiye'de emsali görülmemiş bir hayırseverlik harekatını başlattı ve gönüllerde taht kurdu.
1987 yılında kurduğu vakıf eliyle yapılan bu hayırların aslında çok öncesi, evveliyatı vardı. Tesadüfen Milli Kütüphanede, Bolu'muzun gazetelerini tararken, bir haber gözüme çarptı.
Ve bu haberi herkes bizden alarak sunum yaptı.
İzzet Baysal, 1944 depreminde yıkılıp, o zamandan beri yapılması olası olmayan Yıldırım Bayezit Camii Şerife Minaresini yaptırmak üzere kurulan cemiyete de kullanılmak üzere 2500 lirayı, 19 Ocak 1962 yılında göndermişti. Bununla da kalmayıp, Bolu'da bulunan muhtaç fakirlere dağıtılmak üzere 10,000 lira, belediye eliyle para (Başkan Necip Varlık zamanı) Ocak 1959 yılında göndermiş, göndermekle de kalmamış, asla da reklamını dahi ettirmemiştir. Türkiye'nin tartışmasız en büyük hayırseveridir.
Şehrin sosyal ve kültürel çehresini bu denli değiştiren başka bir emsali ve örneği yoktur. Tutumluluk onun olmazsa olmazıdır. Dışardan bakıldığında zenginlikler, göreceli nefissel arz ve talepler üzerine kurulmuş gibi gözükür. Ama İzzet Baysal'ı; İzzet Baysal yapan, yüreğinin sesiyle hareket etmektir. Her gün ağlayan, her sabah sabah namazını kılan, kendisinde bile eksiklik hisseden, bir hata işlemekten sakınan, derdini kimseyle paylaşmayan, insanlara kolay kolay güvenmeyen, hak yemeyen, hakkını da yedirmeyen, insani vasıfları tek kelimeyle muhteşem bir insandı.
Hayatında yazmış olduğu mektuplarının, özel şahıslar da dahil tamamını inceledim, okudum. İnanın İstanbul-Bolu seyahatlerimde, bardaktan boşalırcasına ağladım. Kolay kolay karşımdaki insana zayıflık emaresini göstermek istemeyen yapımla... Saatlerce ağladım. Eşsizdi... Çok acılar çekmişti. Ama hayata küsmedi... Kimseye güvenmeyen insan, amca-yeğen ilişkilerinde bir tek Ahmet Baysal'a inandı. Ben de ölene kadar kalacak, bu muhteşem insana.
Bolu halkı olarak, ne yaparsak yapalım azdır. Bir gün Orhan Uçar abilerin abisine takılıyordum. Dedi ki, Ya Murat rahmetlinin Bolu ve İstanbul eğitim ve huzurevleri-hastaneler, bir hesaplasana.... Cam-kapı-doğramalarına sermayen yetmez” dedi.
Hep verdi İzzet Baysal... Bolu'muzda şuna kalpten inanın... Büyük Önder Atatürk'ten sonra, her ev ve işyerinde İzzet Baysal'ın basılı baskı fotoğraflarını bulursunuz. Gönüllerin adamı, Allah senden razı olsun, nur içinde yat ve bizler, dediğin gibi... Senin yapmış olduğun her esere, her Baysal'ların eserlerine sahip çıkacağız.
Bu pazar anıt mezara...
Haydi Bolu...
Bahaneni evde bırak...
Anıtmezara...
Coşkuyla...
7' den 70' e...
Durmak bize yakışmaz. Çünkü bizi İzzet Baysal, bizlerden çok çok sevmişti...
Bolulu olmak...
Farklılıktır. Bunu orada hissettiriniz....