Şehirleşmenin beraberinde getirdiği kaçınılmaz bir yeşil talanı var etrafımızda.
Daha rahat yaşama, biraz kira geliri elde etme filan derken,
Ve
Esen bu acımasız yelden
Bahçe içersinde ki yemyeşil ağaçlar ile komşuluk eden evler teker teker gidiyor elden.
İşte burada belediye giriyor devreye, ‘Belediye çalışıyor, Bolu Güzelleşiyor.' Sloganı ile…
Beton yığınlarının arasında bizlere parklar, bahçeler, yeşil alanlar sunuyor, dikilen rengârenk çiçekler ise gözlerimizi bir başka okşuyor.
***
Kışın bembeyaz örtüsünün ardından, ‘aşkta vefası olmayanlara' atıfta bulunurcasına, bahara doğru önce menekşegillerden hercai dikiliyor, hercai gönüllü olanlara inat…
Sonra aşkı ve aşk duyulan sevgiliyi sembolize eden laleler,
Ve
Hercai gönüllülerin darbesini yemişlere, ‘umudunu yitirme' anlamına gelen mavi, sarı, mor, kırmızı, beyaz petunya.
Ardından' İçin rahat olsun her zaman yanındayım.'diyen sardunya…
Sonra ateş çiçeği, kıpkırmızı
Ve
Camgüzeli, kadife ve de begonya…
***
Buraya kadar iyi, park ve bahçeler Aylin Aydın Hanımefendi ve ekibi ile güzelleşiyordu.
Ya sonra…
Kimi petunya,
Kimi sardunya,
Çiğdemsin bazen manolya,
Karanfilsin, karamsarsın bazen.
Ve fulya
Ve dalya,
Güldürürsün, gülsün, sümbülsün
Sarmaşıksın, karmaşıksın bazen
Bütün bu çiçekler biraz daha su ister.Diyor ya Bülent Ortaçgil ‘Çiçekler su ister.' şarkısında…
Gecenin sessizliğinde aşktan, sevdadan, vefadan, aşk acısından anlamayan Suzan Avcı veya Erol Taş karakterinde birileri geliyor, bozuyordu bu büyülü güzelliği.
***
Çiçekler su ister ya, suluyorlardı güya…
Ama ne sulama.
Bu işi yapanlar ya çiçekten böcekten, güzellikten anlamıyorlardı.
Ya da
‘Bu kadar parkın çiçeğine, çimenine bu ekip ve ekipmanlarla nasıl yetişeceğiz.' Diyorlar ve sadece görev savıyorlar;
Sanki yangın söndürüyorlar,
Sanki uygunsuz gösteri yapan vatandaşların üzerine, tazyikli su fışkırtan TOMA içindeki görevli gibi davranıyorlardı.
Sonra da ne dikilen 190 bin lale ve 230 bine yakın mevsimlik çiçek kalıyordu ne de çimen…
İşin ilginci,
Çiçekleri doğru dürüst görmeden yaz gelip geçiyordu ama hiç kimse de takip etmiyor, arkasını aramıyor,
‘Biz yapıyoruz siz bozuyorsunuz!' diye sormuyordu.
***
Hep söylüyorum ya, ‘Anam beni gezerken doğurmuş' diye. Ben de hep geziyorum, bakıyorum ama bakarken de görüyordum.
Görünce de üzülüyordum…
Hem çevre güzelleştirme sanatını icra edenin ve edenlerin durumuna,
Hem sanattan anlamayanların elindeki hortumun kabalığına,
Hem de harcanan o güzelim emeğe, zamana ve paraya…
***
Şimdi bakıyorum yine her taraf rengârenk çiçekler ile doldu.
Dünden bu güne değişen bir şeyler var mı?
Var!
Bu sene çiçekler sadece dikilmekle kalmıyor korunuyor da…
Teşekkürler Park ve Bahçeler Müdürü Aylin Hanım'a ve ekibine.
Park ve Bahçelerden sorumlu Belediye Başkan Yardımcımız Sayın Emine Davarcıoğlu'nu unuttuk mu?
Hayır!
Ona da ayrıca teşekkürler.
Ama ‘Muharrem Hocam İzzet Baysal Caddesini yemyeşil yapacağız, rengârenk çiçekler ile donatacağız.' Sözünü de unutmadık,
Ha Gölcük'ü de…
Emine Hanım bu güzellikleri de bekliyoruz.
Aylin Hanım size de Karaçayır Spor Kompleksi desem, LEYLANDİ desem…
21.06.2017
Muharrem Demirel