Bir bölgede savaş olduğunda haberlere yansıyan kısmı bile içimizi yakıyor. Bir şey yapamamanın verdiği o öfke, çaresizlik ve yetersizlik duygusu tarif edilemez bir noktaya gidebiliyor. Bir de kadın ve çocuklar var tabi. Keşke kanatlarım olsa da gidip herkesi kurtarsam diyen çoktur eminim. Savaş bölgelerinde yaşanan kargaşadan gücü yetmediği, elinden bir şey gelmediği  için göç eden kadın ve çocukların sayısı hiç de az değil.

BM Uluslararası Göç Örgütünün 2022 Dünya Göç Raporundan (IOM) derlediği bilgilere göre, 2020 itibarıyla dünya genelinde 281 milyon göçmen bulunuyor. Bir önceki yıla göre yüzde 3,5 artış gösteren göçmen nüfusunun 135 milyonu kadın ve 146 milyonu ise erkek (17 Ara 2022).

Yaşanılan bölgede doğal afetler, savaş ve işsizlik gibi olguların sebep olduğu göç hayatımızın bir gerçeği artık. Bireyin hayatındaki en küçük bir değişiklik bile travmatik etkilere neden olabilmekteyken savaş sebebiyle göç etmek zorunda kalmanın verdiği o “bir daha hiç iyileşmeyecek olan yara” ne kadar büyüktür, kim bilir?

Şimdi dünya derin bir sessizlikle izlediği büyük insanlık suçunun faillerini arayadursun, öte yandan kaybolan hayatlar, yaşamını kaybeden masumlar, bir daha hiç koşamayacak dondurma yiyemeyecek okula gidemeyecek çocuklar..

Nedir paylaşamadığımız nedir anlayamadığımız bilmem, ben çocukları bilirim ve onların masum dünyalarını. Yetişkinlerin oyunlarına aklım ermez. Küreselleşme her şeyi öyle bir noktaya yuvarlıyor ki mantık devre dışı, duygular devre dışı, vicdan devre dışı.. Bu iş nereye varır bilinmez, bildiğim tek şey yarım kalan hayatlar. Bu kaostan canını kurtarabilenleri de ayrı zorluklar bekliyor ne yazık ki!

Ne yazsam boş! Bosna’da, Myanmar’da, Doğu Türkistan’da olan neyse burada da olan aynı. Doğadaki tesbih böceklerinin soyu tükenecek olsa ayağa kalkanlar kör, sağır, dilsiz..