89.6 milyon, eski para ile 89.6 trilyon…

Bu geçtiğimiz sezon şampiyon olan Beşiktaş'ın yayın gelirinden elde ettiği para,

Ya sezonu ligi son sırada tamamlamış Mersin İdman Yurdu'na yayın hakkından ne düşmüş?

28.4 milyon, eski para ile 28.4 trilyon lira…

Eskiden böylemiydi?

TRT gelir maçı çeker gider, vatandaşta evde spor programlarında maçları seyrederdi.

1988- 1989 sezonuna gelindiğinde başkanlığa gelen Yılmaz Becikoğlu bu haksızlığı seyretmedi.

‘Burası Hacı Baba Tekkesi değil!' dedi.

Ve

Çekim yapmak isteyen kameramanları engelledi.

***

Boluspor'un şanlı tarihi' adı ile Bolu Gündem Gazetesinde yazı dizisi başlatan Servet Yılmaz Kardeşimiz, yapmış olduğu röportajda Sayın Yılmaz Becikoğlu'nun şu ifadelerine yer vermiş.

‘…Yener Abiye (Bandakçıoğlu) teşekkürü borç bilirim. Biz geldikten sonra en önemli icraatımız şu oldu. O yıllarda TRT Televizyonu maçlarımı çeker bize de herhangi bir ücrette ödemezlerdi. Bu haksızlıktı.
O yüzden ilk Beşiktaş maçında TRT'ye çekim izni vermedik.
Karar aldık Beşiktaş maçına çekim yaptırmayacağız. Türkiye'de bir ilk
…
Bu hareketimiz sonucunda federasyon ve TRT birleşip çekimler karşılığında takımlara ücret ödemek zorunda kaldılar. Boluspor sayesinde bütün kulüpler para almıştır…'

İşte böyle…

Eğer bugün kulüpler federasyondan hatırı sayılır bir para alıyorlarsa bu Rahmetlik Yılmaz Becikoğlu sayesindedir.

Ve

Bugün bütün kulüpler, yayın hakkından elde ettikleri paraları alırlarken, ne kadar almışlarsa o kadar da Rahmetlik Yılmaz Becikoğlu'na dua etmelidir.

***

Ben de ayrıca ediyorum…

Niye mi?

Hac yapmaya gidecek vatandaşlar gibiydim, Türkiye Futbol Federasyonuna dilekçeyi vermiş bekliyordum,

Bu sene olmadı, öbür sene…

Bekle babam bekle!

Bir, iki, üç derken altı yedi sene oldu, çağıran olmadı.

Daha önce aramış hatta mektup yazmıştım, buna rağmen yine halimiz soran olmamıştı.

Bir umut yine telefon açtım; Yaşın ilerlemiş, artık mümkün değil.' dediler.

Dedim ki;

‘İyi de, ben bu dilekçeyi verdiğim de 35 yaşındaydım.'

Anlamadılar…

***

Selçuk Sanbay Hocam la beraber Sayın Yılmaz Becikoğlu'nun Çaydurt'ta ki iş yerine gittik.

Anlattım dinledi, geçiştirip,' hallederiz!' demedi.

Hemen telefona sarıldı;

‘Ula Haluk nasılsın? Diye sordu.

Ardından ekledi, ‘Benim burada bir hocam var, antrenörlük kursu için dilekçe vermiş, ama atlatıylarmış, çağırmıylarmış, hakkını yiylermiş…'

Aradığı Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Sayın Haluk Ulusoy'du.

Ne oldu?

2 gün sonra okuluma bir telefon geldi, arayan Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı Sayın İsmail Dilber'di.

Beni kursa davet ediyordu.

***

Sayın Süha Alparslan ve Sayın Necip Çarıkcı…

Bu iki insan sayesinde, Boluspor'da hocalık kariyerim başladı; hem de belgesiz.

Ama Rahmetlik Yılmaz Becikoğu'nun bana kazandırmış olduğu o belge var ya, o belge!

İşte o belge, beni Boluspor'da antrenörlük ve menajerlik gibi en güzel makamlarına taşıdı.

Boluspor'da ki ömrümü uzattı.

İyilikler unutulmaz.

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun…

30.07.2016

Muharrem Demirel