İnsanın kıymetini sonradan anladığı bir büyüğü için yazı yazması çok zor oluyor. Sanırsam o yazılardan birini kale alıyorum...
Beni tanıyanlar bilir; çok çabuk sinirlenmem. Ama bir noktadan sonra karşımda büyük varmış, küçük varmış önemsemem. Ağzıma geleni söyler, kırıcı olurum. Sonra pişman olurum ama laf ağızdan çıkmıştır bir kere, söylediklerimin esiri olduğum için burukluk yaşarım. Hele ki gurur yapıp, özür de dilemediysem kendi dünyamda bunun acısını yaşarım.
Fevzi Duru'yla da 2000'li yılların başında, TSYD Temsilcisi olması sebebiyle bazı tatsızlıklar yaşadım. O zaman toy muhabir olarak bana stadyuma giriş kartı vermeyen Fevzi Duru'yla sık sık kavga etmişimdir. Üzerinden yıllar geçti. Kötü anılar olarak hepsi hafızamda. Kendisinden sonraki yıllarda defalarca özür dilediğim için bu gün buruk bir huzur içerisindeyim.
Basın tribünün de Fevzi Ağabeyimi görünce, elini öpmüşümdür. Halini hatırını sormuşumdur. Son olarak Fevzi Ağabeyle Bolu Gazeteciler Cemiyeti'nin kongresinde görüşme imkanım oldu. Kendisini kongreye davet etmiştim. Kongrede sohbet etmiştik! Bolu Gazeteciler Cemiyeti'nin kendisi için önemini söylemişti.
Kongreden sonra beni cep telefonumdan aradı. Seni Alnından öpüyorum oğlum dedi. Detayını yazmayacağım. Kongre esnasında olumsuzlukları üzerime almış olmam, bir olayda net tavır göstermem hoşuna gitmişti. Kongrenin üzerinden 3 gün geçtikten sonra aramış, senin olduğun pozisyonda ben de olsam aynı tavrı gösteririm demişti. ‘Bolu Gazeteciler Cemiyeti 3 kuruşluk insanların ağzına sakız edilecek bir yer değil' dedi.
Daha dün gibi söyledikleri hafızamda. Hepimiz insanız. Hatalarımız olmuyor mu? Tabi ki oluyor. Neticede bizler evliya veya mehdi değiliz. Ne yalan söyleyeyim Fevzi Ağabey'den gelen telefon beni mutlu etmişti. Nefsim okşanmıştı bir kere.
70 yaşında koca bir çınar. Ne çok seveni var mış? Kentimizde çok az insana nasip olan kalabalık bir cemaatle son görevimizi yerine getirdik. Mekanı Cennet olur inşallah…
Bolu Basını olarak bir duayenimizi daha uğurladık. Diğer çınarlarımıza gözümüz gibi bakmalıyız. Kaç kişi kaldı ki geriye; Yener Ağabeyimiz, Doğan Uz ve Necmi Küçüközcan… Umarım uzun yıllar bu çınarların gölgesinde kalırız…