John stuart mill ‘özgürlük üzerine' adlı eşsiz makalesinde;
‘Eğer tüm insanlığın, farklı düşünen bir tek kişiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gün gelip o tek kişinin iktidarı ele geçirdiğinde tüm insanlığı susturmasına karşı çıkmaya da hakkınız olmaz' der.
Bize hoş gelmeyen fikirlerin ifade edilebilmesini olgunlukla karşılamalıyız. Ki o fikirler bizim fikrimize aykırı olabilir, tehdit eder görünebilir.
Hukuk devletinde yaşıyorsak, hakaret, aşağılayıcı, küçük düşürücü kullanılan fikir ve sözlerin karşılığını hukuk kuralları içerisinde aranmalı. Linç, dışlama, mahalle baskısı, aynı şekilde karşılık vermek çağdaş insanlara yakışmaz.
Neden anlattık bunları?
Malum Adnan Uzun'un Vali beyi uğurlamaya gidenlere ettiği yakışıksız cümleler…
Adnan Uzun, Vali beyi ne kadar tanıyor da bu ifadeleri kullandı bilemiyoruz, bizim gibi gerçekten tanımış olsaydı kullanmaya dili varmayacağını kesindi.
Vali bey hakkında bildiği şeyler varsa bunları kamuoyuna açıklamalı, yoksa sarf ettiği ifadeleri tasvip etmek imkansız, yakışıksız ve yargı yolu açık, dileyenler kullanmaya başladı zaten.
Uzun'a hukuk çerçevesi haricinde yapılan ifadelere, linç girişimine katılmıyorum. Bir kimsenin hangi şehirde yaşayıp yaşamayacağını bireyler belirleyemez, TC vatandaşı her kez istediği coğrafyada yaşabilir, bunu engellemek özgürlükleri kısıtlamaya girer ki suçtur.
Geçenlerde karşılaştığım bir arkadaşımın canını acıtmış olacaklar ‘Uzun az bile söylemiş bizim yüzde 80 imin i…ne' dedi şakayla karışık. Sözlerine önem vermedim çünkü o yüzde 80'e ister istemez ucundan başından kendi akrabaları da dâhil oluyor. Belli ki birilerinden ciddi zararlar görmüş, kızgınlıkla söylemişti.
O nedenle sosyal medyadan verilen mesajlara çok dikkat edilmeli, vücut dilini kullanma imkanı, ses tonu ile ifade olanağı olmadığı için lafın nereye gideceğini, toplum tarafından nasıl algılanacağını kestiremezsiniz.
Aksine uzun bolu da yaşamalı, yaptığının hata olduğunu vali uğurlamasına giden dostlarıyla karşılaştıkça her gün anlayacak, mahcup olacaktır.