Bir hafta, on gün kadar oldu sanırım.

İlk defa bu kadar uzun süre dışarıdayım.

Vücudum bunu nasıl karşılayacak hiç bir fikrim yok.

Ve Fakat;

Bolu İzzet Baysal Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerini sürdüren,

Klasik Türk Musikisi Topluluğunun konserine icabet ettim.

Öncelikle,

Whatsapp'tan davetleri için;

Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Emine Davarcıoğlu'na,

Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Sayın Güler Mert'e,

Sayın Nimet Demirel'e,

Yahya Kemal 'den, Faruk Nafiz 'den dem'ler katarak yaptığı açılış konuşması ile protokolün, salonda bulunan hanımefendi ve beyefendilerin övgü dolu alkış ve bakışlarını alan,

Halk Eğitim ve Akşam Sanat Okulu Müdürü Sayın Kenan Öztürk'e,

Bolu Klasik Türk Musikisi Topluluğunun çok değerli hânende ve sâzendelerine,

Sayın Ömer Özcan ile,

Sayın Latif Mai'ye ayrıca teşekkür ediyorum.

Konser'de karşılaştığım, merhabalaştığım, kısa süre sohbet etme fırsatı bulduğum;

İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Yusuf Cengiz'e,

Atatürk Ortaokulu Müdürü kıymetli Fuat Bayramoğlu'na,

Muhabbetle imzalı Gazeteci Sayın Mustafa Cop'a,

Gökçesu Beldesi Ortaokulunun emektar memuru Sayın Gürbüz Alkan'a,

Mengen İlçemizin yetiştirdiği sanatçı ve klarnet ustası Orhan Gülmez'e,

Güler yüzlü bir aile, gülen yüzlü iki güzel insan,

Sayın Yüksel Marmara ve Fatma Marmara'ya da bu vesile ile teşekkür ediyorum.

Bir teşekkür de konserin repertuarına eli değen,

Seçen, yöneten,

Samimi ve şık görüntüsüyle,

Kendi tabiriyle "en geveze şef" Gökhan Ulubay'a gelsin ki.!

Topluluğunu analım, hastalara şifa, vefat eden yakınlarına rahmet, kendilerine baş sağlığı dileyelim, seslerini övelim, solistlerini ve korosunu alkışlayalım.

Az daha unutuyordum.!

Konserin takdimci ve sunucusu Hanımefendi.

Halk Eğitimi Diksiyon Öğretmeni Sayın Münevver Doğan'ı da kutlarım.

Saz sanatçıları güzel çaldılar.

Sazlar Klasik Türk Musikisine özeldi.

Her şey yerli yerindeydi.

Günlerden bir şubat'tı.

Akşamdı.

Kışa rağmen soğuk sayılmazdı.

Salonda ılgıt ılgıt kulaktan kulağa gezen şarkı güfteleri,

Zeki Müren 'den derlenen şarkıların farklı seslerle ahenkli söylenişi,

Kılı kırk yaran, mahir ve sazlara hükmeden parmaklar vardı.

Oturduğum yerden.!!

Düzgün basılan notalara,

Harika seslendirilen bestelere,

O dönemlerde yazılmış güftelere hayran oldum.

Koro muhteşemdi.

Renkler ağır, mavi biraz cırtlaktı.

Solistler heyecan,

Şef özgüven patlaması yaşıyordu.

Bense uşşak makamında açış taksimini dinlerken, bir tatlı huzurun taksimetresini çoktan açmıştım bile.

Sahnenin tam ortasındaki nota sehpası ile mikrofon olmasaydı.!

Sahne düzeni on numara beş yıldızlık olacaktı.

Kulağım bütün sesleri duyuyordu amma; yüzleri görmem, dudakları okumam mümkün olmuyordu.

Klasik Kemençede; Fikret Alp Çelik'e.

Kanunda; Hüseyin Keman'a.

Ney'de; İsmail Hakkı Akmanşen'e.

Tanbur'da; Özcan Çalık'a.

Ut'da; Bahattin Kartallıoğlu'na.

Klasik Gitar'da; Mehmet Ateş'e.

Zengüleli Bendir'de; Kemal Coşkun'a.

Ellerine sağlık diyor, elleri dert görmesin istiyorum.

Güzel bir akşamdı.

Bir hafta on gündür grip tedavisi ile evde istirahat ediyordum.

Dışarıda ilk defa bu kadar uzun süre kaldım.

Nedendir bilmem.

Müzik ruhun gıdasıdır derler; ondan mı.?

Yoksa.!!

Müzik.!!

Gribe de iyi gelecek muradıyla mı oldu bilemiyorum.

Bildiğim;

Bu konser ruhuma iyi geldi.

Şef Gökhan Ulubay 'ın salona işaretiyle bir Barış Manço şarkısına eşlik ettik.

"Kırıldı kanadım kolum, ne yerim var ne yurdum..
Gurbet ele düştü yolum, yuvasız kuşlar misali..
Selvi boylum senin için katlanırım bu yazgıya..
Böyle yazmışsa Yaradan, kara toprak yeter bana..
Unutma ki dünya fani, veren Allah alır canı..
Ben nasıl unuturum seni can bedenden çıkmayınca
.." dedik.

Sonra beklediğim ilk solist birinci bölümde sahne aldı.

Adı gibi Latif sesiyle;

Sayın Latif Mai Zeki Müren söyledi.

Daha sonra ikinci bölümde merak ettiğim solist sahne aldı.

Kibardı, heyecanlıydı.

Mütavazı bir duruşu, asil bir görünüşü vardı.

Önce yufka bir ses dolaştı salonda.

Sonra o ses bir tüy hafifliğinde herkesin önce omzuna dokundu.

Sonra kalbine kondu usul usul.

Koca salonda bir onun bir bizim yüreğimiz atıyordu sanki.

Bağı kurmuş, kalben buluşmuştuk.

Şöyle diyordu.!!

Kıymetli Ömer Özcan..!

Şarkılar seni söyler.
Dillerde nağme adın.

Aşk gibi, sevda gibi.
Huysuz ve Tatlı Kadın.
En güzel günlerini.
Demek bensiz yaşadın.
Huysuz ve Tatlı Kadın
." derken;

Salon inliyor, alkışlar ellerde patlıyor.!

Salon "Huysuz ve Tatlı Kadın" diyerek koroya ve soliste eşlik ediyordu.

Solist Ömer Özcan ile Şef Gökhan Ulubay.

Salondaki izleyenlere ve dinleyenlerin hislerine tercüman olmuş;

Sarılmışlardı.

Onu diyorum.!

Aşk'ı olan güzel söylüyor.

Asıl Aşk'ı bulan;

Daha güzel söylüyor.