Selimiye Çiçekçi Pazarı.
Güzel insanlar var buralarda da; çoğunlukla orta yaş üstüler.
Esnaf, bayır aşa ve bayır yukarı sıraya dizilmiş rızıklarının peşinde.
Pazar arabaları bereketli, sebze meyve dolu.
Nevalenizi taşıtmaya kıyamayacağınız birkaç yaşlı pazar arabalı hamallar var.
Sigara içerken yokuş yukarı tırmanan hamalın yükü ağır;
Hem sırtı hem ciğerleri dolu.
Müşteriler kışlık sebzeye rağbet ediyor. Yazdan kalan üzüm salkımında üşüyor.
Hava ilk defa bu kadar soğuk, soğanlar, maydanozlar, roko ve tereler demeti liradan gidiyor.
Portakal henüz sahne almamış, kalın kabuklu mandolin rakipsiz.
XXX
Pazar girişinde Ak Parti Kadın Kolları İlçe Teşkilatı üye kabul standı açmış.
Pazar çıkışından bu yana önümden yürüyen, standın önünden geçen iki kadın, üye standındaki hemcinslerine sözlü olarak sataşırken, dalarken fark ettim..
“Atatürk olsaydı gününüzü görürdünüz” diye söylenerek yürürlerken; arabasını hem çekiştirip hem de bela” okuyan hanımefendi görünümlü edebini bozan kadına..
Gazi Mustafa Kemal üzerinden tarihi bir dersi hak etmesine rağmen,
"Yapma dedim yapma! Okuduğun bela sana dönebilir yapma!
Bela okuma diye kibarca uyardım.
Kadın toparlayamadı ilk anda, döndü yüzüme baktı;
Şaşırmış, duyulduğundan, belki de yaptığından utanmıştı.
"Ama ben belasını versin demedim".
“Belalarını versin dedim" diye cevap verince!
Acımak ile gülmek arası oldum.
Konuyu uzatmamın boşuna olduğunu anladım, üzüldüm tabii.
XXX
Bazılarımızın aklında;
Parasının karşılığı seçmece tezgâhların tercih edildiği alışverişler kalmış.
Ya seçme şansımız olmayan, insani alışverişlerimiz ne olacak
İnsani üyeliklerimizi,
Bu dünyaya dair insani kimliklerimizi nerelere verdik,
Onları kimlere sattık.
Bir insanı,
Konu komşuyu,
Bir kadını, bir erkeği,
Bir anayı, bir babayı,
Bacıyı, kardeşi, emmiyi
Pazardan almak, seçmek mümkün mü?
Para ile alınması,
Mezura ile ölçülmesi mümkün olmayan
Selam,
Günaydın,
Kolay Gelsin,
Nasılsın diye başlayan insani alışverişlerimiz nereye gitti.
Yerini bela okumalar mı aldı yoksa.
Yazık çok yazık.