Bolu Belediyesi başkanı Alaaddin Yılmaz, Milli Eğitim müdürü Yusuf Cengiz ve İl Gençlik Hizmetleri ve Spor müdürü Şahin Ertem'in 17 Nisan 2018 tarihinde ‘'Dedemin Oyuncağı , Benim oyuncağım'' projesine imza attıklarını basından öğrendiğimde çok heyecanlandım.
28 Mayıs Dünya oynama günü. Dünya oyun oynama gününün (Word Play Day, May 28 ) fikir anneliği ve kurucusu Güney Kore'den Dr. Freda Kim'e aittir.
Dünya oyun oynama günü ilk defa Uluslararası oyuncak kütüphanesi birliğinin(International Toy Library Association-ITLA) 1999 yılında Tokyo/Japonya'da Yapılan 8.Uluslar arası oyuncak kütüphanesi konferansında oluşmuş ve bugün her yıl 28 mayısta tüm dünyada, çeşitli ülkelerde kutlanmaktadır.
Ülkemizde Marmara Üniversitesi bu etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Oyunun önemini hatırlatma açısından farkındalık oluşturmaktadır. Ancak oyun günü, anneler, babalar ve benzeri günler gibi bir güne sıkıştırılacak bir etkinlik değildir.Oyun her gün, her saat, her saniye olmalıdır.
‘'Oyun bütün insanlığa aittir. Kim oynayamaz durumda ise; o artık mantarlaşmış, doğaya teslim olmuş demektir. Yumuşaklığımızı, esnekliğimizi korumak için oyun oynamaya ihtiyacımız vardır. Oyun ,oyunda değer kazanan şan, şeref, ağırbaşlılık gibi aşırı duyguların bir emniyet sübabıdır. Aynı zamanda yaşamın akışındaki düzeni sağlar. Özellikle çocuklarla oynama ; bizlere oyun liderliği kazandırır.'' Emil Brunnet. Acaba bizi bunaltan haberler, niye yan baktın diye bıçaklayan, öldüren insanlar, çocukluklarında oyun oynamadılar, çocukluklarını yaşamadılar mı ki?
Eğitim ve çocuk psikolojisi ile ilgili bir kitap okumuştum. İsmini hatırlayamadığım Amerikalı eğitimci bilim adamının 1800 yıllarında yaptığı araştırmada, insanın yirmi yaşına kadar öğrendiklerinin % 50 sini yedi yaşına kadar öğrendiğini ispatlamış ve ben '' insan yedisinde ne ise, yetmişinde odur'' sözü karşısında, atalarımıza hayran kaldım. Demek ki insan yedisine kadar şekilleniyor, sonra içi dolduruluyor.
Çocuğun işi oyundur. Oyunla çocuk şekillenir. Oyunla çocuk ; Fiziksel gelişimini, (vücut hareketleri gelişir.) zihinsel gelişimini,(kavram ve nesnelerin özelliklerini öğrenir, dil becerilerini geliştirir, problem çözme yeteneğini kavrar.) sosyalleşmesini,(arkadaşlık kurmayı öğrenir, iç denetimini geliştirir. Toplum kurallarına uymayı öğrenir.) duygusal gelişimini,(duygularını tanır ve doğru ifade eder. Başkalarının duygularına saygı duymayı öğrenir) sağlar.
Bizim çocukluğumuzda oyunlar doğanın içinde mevsimlere göre olurdu. İlkbahar geldiğinde, dedemiz söğüt ağacından kaval yapar, ceviz ağacından düdük yapardı. Çelikçomak, met, dokurcun, üç taş, dokuz taş, çember çevirme, ip atlama ve benzerleri. Topumuzu taradığımız hayvanların kıllarından yapardık. Kışın kayıkla, kızakla kayardık. Saklambaç en güzel oyunlarımızdandı.
Teknolojinin ilerlemesi, bilgisayarın hayatımıza girmesi, akıllı telefonların küçük yaşlarda kullanılması, çocukların zamanını oyundan çalmıştır. Şehirleşme ile birlikte sokaklar araçlarla dolmuştur. Çocukların oynayacağı boş arazi ve bahçe kalmamıştır. Güvenlik sorunları nedeniyle anne babalar çocuklarını dışarıya gönderememektedir. Okul derslerinin, ödevlerin ve sınavların çokluğu da çocukları oyundan alıkoymaktadır. Ev ortamı çocuklara göre değil de misafirlere göre döşenmiştir, çocukların dağıtmasından ve kirletilmesinden korkar hale gelinmiştir. Günümüzde çocuk oyuncakları da çok pahalıdır. Fakir aileler bu oyuncakları alacak güçte değildir.
Çocukların karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar, ruhlarını da doyurmalıyız. Bu da oyunla olur. Camilerimizin içine girdiğimiz zaman insanın ruhu açılıyor, çünkü her şeyi ile şahane binalar. Okullarımızda öyle olmalı. Okul binaları tek katlı olmalıdır. Tuvaletleri, sandalye masaları çocuklara uygun ve bahçede her çocuğa dört metrekarelik yer ayrılmalı, bahçede çocuklar için kaydıraklar, salıncaklar, kum havuzu, tırmanma kuleleri, küçükler için mini futbol sahası, büyükler için de futbol sahası olmalıdır. Yağmurlu havalarda çocukların spor yapacağı jimnastik salonları olmalıdır. Çocuk teneffüse çıktığı zaman istediği oyunu, el bende, saklambaç, ip atlama gibi oyunları da oynasın, okul gününde en az bir saatlik bir oyun zamanı olsun. Zenginler çocuklarını kreşlere göndererek okula hazırlamaktadırlar. Fakir ve dar gelirli aileler için de, oyuncak sınıfları oluşturulmalı ve çocukların temelden sağlıklı, okula hazır, oyuna doymuş, sosyalleşmiş, en az 1500 sözcük dağarcığına sahip, dil gelişimini sağlamış, çocuklarımız olsun. Okul bünyelerinde veya müsait yerlerde oyuncak evleri, oyuncak kütüphaneleri açarak, buraları zenginler tarafından hibe edilecek oyuncaklarla doldurulabilir. Bu oyuncaklar, çocuk gelişimine uygun olmalı, buralardan dar gelirli aileler çocukları için ,üye olup, ücretsiz ödünç alarak çocuklarının oynamasını sağlamış olurlar. Veliler için de eğitime katılım projeleri geliştirilmelidir. Bütün bu çalışmalar için, üniversiteli genç beyinlerden veya emekli öğretmenlerden de yardım alınabilir.
Fenelon‘'Eğitim ve öğretimin sıkıcılığından ve teorik olmasından yakınarak bütün eğitim ve öğretimin oyun ve eğlence temelli olması gerekliliğinden bahsetmiştir.''
‘'ÇOCUK OYUNLA BÜYÜMELİDİR.'' Eflatun