Biz çok garip bir millet olduk; her zaman gündem yaratmada üstümüze yok. Şehitler üzerinden gündem yaparız. Atatürk üzerinden gündem yaparız. Osmanlılık üzerinden gündem yaratırız. Seçimler gelir seçimler üzerinden gündem yaparız. Mutlaka gündem yaratırız.
Baş örtülü bir bayan Atatürk'e hakaret ediyor; bunun üzerinden dindar insanlar zan altında bırakılıyor. Aynı bayan başını açıyor; Reisicumhura hakaret ediyor. Farklı düşüncelerde olan insanlar karşılıklı yorumlarla birbirlerini incitiyorlar.
Öyle yalan haberler paylaşılıyor ki; tarihte bu hep böyle olmuş. Birbirimizle uğraşarak kendi kendimize düşman yaratıyoruz. Ve bu düşmanın dışarıdan geldiğini iddia ediyoruz. Ormanlara atılan çöpleri dışarıdan gelen düşmanlar mı atıyor? Trafikte kurallara uymayanlar dışarıdan gelen düşmanlar mı? Liste uzar gider. Türkler; şanlı tarihlerinden sonra zayıflayıp bir türlü ayağa kalkıp dirilemiyor. Bunun sebebi yine bizleriz. Yunus Emre'yi, Hacı Bektaş Veli'yi, Mevlana'yı örnek alamıyoruz. ‘'Yaratılanı sev yaratandan ötürü.'' ‘'Gelin tanış olalım işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz. ''Yunus Emre. ‘' Aklın yolu ilimdir.'' Hacı Bektaş veli. ‘' Kusursuz dost arayan dost bulamaz.'' Mevlana.
Burada Düşüncelerin tartışılmasından çok ‘'aidiyetlerin'' yargılanması söz konusu oluyor. Onun içindir ki kullanılan dil sevecen değildir. Karşı fikir yanılgı değil, günah gibi, suç gibi görülmektedir. Bu bakış açısı gerçekçi olmuyor. Bu yüzden ‘'çukur'', ‘'çürümüş'' gibi hakaret sözcükleri tercih ediliyor. Bu tür davranışlar bizim kalkınmamıza, hamle yapmamıza darbe vuruyor.
KENDİ GEÇMİŞİMİZİN GERİSİNE DÜŞÜYORUZ.
Bu günlerde gündemimiz ‘' Korona'': Bu gündem uzun süreceğe benziyor. Gündemlerde çözüm bulma yerine diğer gündemlerde olduğu gibi gündem üzerinden birbirimizi ayrıştırıyoruz. Olaylar çığırından çıkıyor. Biri çıkıyor ‘'130 bin imam bir doktor etmez.'' Hadi bakalım çık işin içinden: İtham edilenler savunmaya geçiyor. ‘'Bre virüsten korktuğu kadar ALLAH'TAN korkmayanlara, SAĞLIKÇILAR CANIMIZDIR! Haklı olarak; ‘' imamlar ile sağlıkçıları kıyaslayanları, kıyaslayanlar iyi niyetli değildir.'' Savunma uzayıp gidiyor. Yollar kirli, lütfen evden çıkmayalım.
Oysaki: Bütün meslekler çok değerlidir. Elbette günümüzün tehlikeli virüsünü ortadan kaldırmak için; insanla uğraşıp, insanı yaşatmayı, acısını azaltmayı, derdine derman olmayı ve kendini tehlikeye atarak insana hizmet aşkıyla çalışan kıymetli sağlık çalışanlarımız için alkış yaparken minnettarlığımızı sunuyoruz.
Çöpçünün olmadığını düşünün, askerin, öğretmenin, hakimin, avukatın, imamın ve bütün mesleklerin değerleri tartışılmaz. Hepsine saygı duymalıyız.
Bir öğretmen kardeşim:'' Virüsü bulaştıranların çoğu Avrupa'dan, Amerika'dan, azı Umreden; ya da çoğu Umreden, azı Avrupa ve Amerika'dan olsa ne olacak. Millet evlere hapsolmuş can derdindeyken hala siz biz mi? Böyle bir trajediden bile çıkar hesapları yapılabiliyorsa, BATSIN BU SİYASET.''
Haklı ancak: Biz o siyasetin kuyruğunu oluşturuyoruz. Ve o kirli siyasetin içinde kendimizi buluyoruz.
O siyaseti alkışlıyoruz, şişiriyoruz, kızıyoruz, seviyoruz, sevmiyoruz ama siyaseti biz yapıyoruz. Aslında siyaset bize hizmet etmelidir. Biz siyasetin çok üstündeyiz. Susalım, bakalım neler oluyor? Seçim meydanlarını biz doldurmuyor muyuz? Siyasetçilerin arkasından biz koşturmuyor muyuz? Seçim zamanı gücümüz OY. Bir deneyelim bakalım neler oluyor? Biz siyasetin kuyruğu olup siyaset yaptığımız için at izi it izine karışıyor. Kafalar karışıyor. Herkes birbirini ikna etmek isterken birbirini gücendirip pozitif enerjimizi negatif enerjiye çeviriyoruz. Bu da ülkemizin ilerlemesini engelliyor. ‘' BATSIN BU SİYASET.''
Öğretmen kardeşim: ''Ağabey, evet özlemlerim var; yalan ve iftira üzerine bina edilmeyen siyasete. Küfür ve hakaret içermeyen dile. Ayrıştırıcı tavırlara nereden gelirse gelsin tavır koyabilen karakterlere. Değerlerimize saygı gösteren saygı değerlere, aidiyet duygularıyla doğruya doğru diyemeyen değil, aklını ve bilimi ön plana koyan, bu memleketin 82 milyonuna insan nazarıyla bakabilen insanlara özlemim var.''
Çok güzel değerlerimiz var. Harika bir kültürümüz var. Büyük bir tarihimiz var. Tarihimizde yapılan hataları görerek, ilimin, bilimin ışığında çözersek dünya standartlarına dönme şansımız olur. Burada üniversitelerimize büyük görev düşüyor. Üniversitelerimiz dünya çapında bilimsel çalışmaların doruğunda gezinirse, sorunları çözmede projeler ortaya koyarsa geleceğimiz parlak olur. Birbirimize sımsıkı sarılabilirsek, içimizdeki kurtçukların, böceklerin farkında olabilirsek, tekrar dirilir, zirveye otururuz, neden olmasın.
Zor günlerden geçiyoruz. Bir tünele girdik, bu tünelin çıkışını ışığı hep birlikte bulabiliriz. Yok bir kısmımız tüneli bulmak için ilerlerken bir kısmımızda bu tünelin çıkışını bilmiyoruz deyip geriye dönmeye kalkarsa; o zaman birbirimizi ezer yok oluruz. Birbirimize saygı duyalım, birbirimizi sevelim. Sevgi her şeyi çözer. Herkes işini yapsın. BERAT KANDİLİNİZ MUBAREK OLSUN.
Şükrü Karataş
07/04/2020