Ne var ne yok…

Sezonu geç aç, genç bir kadro ile sezona başla,

Kaliteli oyuncularını elinde tutma, ya da tutama…

Önemli transferlerini son ana bırak, doğru dürüst hazırlık maçı yapma,

Süper lig kadrosu oluşturmuş, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor gibi güçlü bir rakiple hem de deplasmanda oyna,

Sonra…

1 puan al gel.

Başarımı başarı hem de büyük başarı!

Ya oynanan oyun?

Aaaa!

İlk yarı kapkara, ikinci yarı gri…

Sazı eline alacak, arkadaşlarını coşturup oynatacak oyuncu yok.

Olmayınca da

Üst üste iki üç pas yok, pas olmayınca organize atak da yok, oyun kurma yok, kanatlardan orta yok, bireysel beceri yok.

Uyum yok!

Ne var?

Koşma var, mücadele var, topun kaybedildiği yerde savunma anlayışı var, tekmeye kafa sokma var,

Rakibin oyununu bozma var,

Yürek var, cesaret var…

Kötü oyuna rağmen alına bir puanın beraberinde getirdiği moral motivasyonu var.

Ha bir de Reha Hoca'nın;

“…Yeni yapılanmaya girdik, uyum süreci yaşıyoruz, ilerleyen haftalarda daha iyi olacağız…” ifadesi var.

Bu arada bu eksiklikleri giderebilecek

Ve

Saha içi uyumu yakalayabilmemiz için altın fırsatında bir milli maç aramız var,

Var da…

Rakiplerimiz bu eksikliklerini giderebilmek için hazırlık maçı yaparlarken

Bizim

Bu uyumu yakalamamıza katkı sağlayacak bir hazırlık maçımız yok!

A be Yönetim a be Reha Hoca!

Araya şöyle bir maç sıkıştırıverse idik iyi olmaz mıydı?

Bu maç sadece takımımıza değil, camiamıza bir şeyler katmaz mıydı?

Keşke Atatürk Stadyumunda böyle bir hazırlık maçı yapsaydık da,

Futbolcularımız sahada yanlış bir pas attıklarında,

Gol kaçırdıklarında, hatalı bir gol yediklerinde, mağlup duruma düştüklerinde, aleyhimize verilen hakem kararlarında tribünlerden gelecek olumlu ya da olumsuz tepkilere karşı psikolojik olarak antrenman yapsalardı, nereden ne geleceğini bilselerdi.

Ah keşke bir hazırlık maçı yapılsaydı…

Passolig uygulamasının neresindeyiz, anlaşılsaydı…

Bu hazırlık maçında sahada futbolcular oynarlarken, sahada Reha Hoca eksikliklerin tespitini yaparken

Saha kenarında da Emniyet ve Özel Güvenlik,

Tribünlerde ise yönetici, basın ve taraftar oynasaydı…

İhtimal eksikliklere, olabilecek kargaşalara karşı tedbirli olunsaydı…

Hani derler ya; Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı…”