Korona ile ilgili bir yazı kaleme almak istemiyorum.
Ama ne yazık;
Şu sıralar her yol Covid-19 kavşağında birleşiyor.
TV programları ve sosyal medya üzerinden içimiz dışımız korona oldu.
Mevzu o kadar beyinlerimize işledi ki;
Covid-19 virüsü defolup gittiğinde.!
Galiba!
Salgından daha ziyade, psikolojik etkenlerini çok daha fazla konuşuyor olacağız.
Üç aşağı, beş yukarı aynı mevzuları düşünüyor, etrafında dönüp dolanıyoruz.
Ancak!
Korona musibetini atlattığımızda, üzerimizdeki bu baskı ve psikolojik deformasyonu nasıl bertaraf edeceğiz.
Korku ve şüphelerimiz ile cevap bulmamış sorularımızın ne kadarını taşıyabileceğiz.
Aklımızda kalan, aklımızı çıkaran mevzularla nasıl baş edeceğiz.
Her şey eskisi gibi olacak mı?
Ve daha bir çok soruyu tam manasıyla cevaplayabilmiş değiliz.
Ve Fakat..
Asıl soru şu…
Gerçeklerle yüzleşmeye hazır mıyız.?
Zira!
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Ve!
Beyin unutur, beden asla unutmaz.
XXX
Korona ve sigara.
Cana kast eden, iki farklı musibet.
Verdiği ekonomik zararları bir kenara koyacak olursam.
Biri diğerinin şifasına katkısı olabileceğini söylese asla inanmazdım.
Bir diğeri, ölümcül olduğu kanıtlanmış iki başa belanın, bir diğerinin virüsüne mani ve tedavide etkili olacağını söylese ne yapardınız.
Sigara stoklardım diyenleri duymak istemiyorum.
Duymak da istemem doğrusu; şakasını bile trajikomik bulurum.
Korona için,
Dezenfektan içenleri,
Alkol alanları,
Saç kurutma makinası ile boğazını kurutanları duyuyorduk.
Şimdi bazı bilim adamlarının telkini ile sigara içenleri de çoklukla görmeye başlayabiliriz.
“Acı acıya, su sancıya”
O misal, o derece bir bilim.
Yaşamla ölüm arası kaldı bir milim!
XXX
Her yıl ortalama sekiz milyon kişinin sigaradan hayatını kaybettiği dünyada?
Sigara içenlerin, Covid-19 hastalığına yakalanma oranının daha az olduğunu ortaya koyan araştırma manidar geldi bana.
Bu tiryakiler için müjde sayılabilir.
Ama ilginç sonuçlar da doğurabilir.
Paris'teki Pitié-Salpêtrière Hastanesinde yapılan araştırma,
İçme statüsünün, SARS-CoV-2 enfeksiyonuna karşı koruyucu bir faktör olarak göründüğü,
Nikotinin, Covid-19'a karşı potansiyel bir önleyici ve etken olabileceğine dikkat çekiyor.
Bu araştırmaya takılı kalanları, takla atanları,
Bir avuç tuzum var diyenleri, mevzuya koşan atlı ABD’li kovboyları görür gibiyim.
XXX
Aklıma kara deniz yöresinin meşhur tuz fıkrası geldi.
Efsaneye göre, köyün birinde tuz sıkıntısı baş göstermiş.
Çözüm olarak köylüler tuz ekmeye karar vermişler.
“Ya tutarsa diyerek” köyün bir tepe yerine ekmişler.
Bir yıl sonra hasat için ekim alanına giden köylüler tuzların kaybolduğunu görünce panik yaşamışlar.
Ne yapacaklarını şaşıran köylü yeniden tuz ekmeye karar vermiş.
Bu defa ektikleri tuzların başına nöbetçi koymuşlar.
Bir süre sonra tuzları bekleyen nöbetçiler, tuz tarlalarında çekirgeleri görürler ve köylülere haber salarlar.
“Ekilen tuzları çekirgeler yiyor”
Bunun üzerine küreğini alan, tüfeğini kapan koşar tarlaya.
Tuzların başında beklenildiği sırada bir çekirge! nöbetçinin alnına konar. Nöbetçi, alnındaki çekirgeyi arkadaşına işaret ederek onu öldürmesini söyler.
Arkadaşı da küreğin tersi ile arkadaşının alnını nişanlayıp, küreği patlatır ve çekirgeyi öldürür.
Çekirge ile birlikte, arkadaşının da öldüğünü fark eden köylü,
Yüz yıllarca konuşulacak olan şu efsane sözleri sarf eder.
" Bir sizden, bir bizden! olduk bir kilo tuzdan"
Bu gidiş, o gidiş!
“Bir koronadan, bir sigaradan!
XXX
Kokunun zarafeti olur mu?
Söz konusu ıhlamur’sa, bal gibi de olur.
Ihlamur tıpkı kendi gibi kokulu ve zarif bir ağaçtır.
Öğretmen okulunda farkına varmıştım ıhlamur kokusunun.
Çaydut’tan sonra silme ıhlamur kokardı yol boyu.
Asfalt ve egzozun berbat kokusunu bertaraf ederdi.
Dağlar, yollar, bahçeler kadar, ıhlamur kokan şehirleri çok severim.
Bolu tabiatın kalbi ise; sözün altında kalmamak lazım.
Altın gibi rengi ile kış günlerimizin şifası, kış aylarının sıcak dostu ıhlamur!
Bir anaç ağaçtır bana göre.
Kokusu hatıradır doğanlara,
Şifadır kulağındaki küpeden çiçekler.
Ben ıhlamur kokusunu özlerim, ana kokusu kadar.
