112 Acil,

154 Trafik,

155 İmdat,

Yunus Polis,

Meraklı nazarlar…

Hemen herkes, kazaya dair tüm muhataplar olay mahallinde.

Elektrikli motorun çarpmasıyla yere yığılan 8 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN ANNESİ.!!

Yerle yeksan olmuş!

  • “Çocuğumu kurtarın.
  • Ona bir şey olursa ben yaşayamam, ölürüm.
  • İntihar ederim.

Diye feryat figan!!

Az önce elinden tuttuğu çocuk çarpmanın etkisiyle yerde baygın.

Çocuk yüzükoyun betona kapalı,

Annenin elleri duaya açılı..

Meraklı kalabalık açılı ve mesafeli..

İlk Yardım ekibi diz üstü!

Siren uzun, telsiz, kısa mesajlar bırakıyor hafızalarımıza…

XXX

Kim çarpıyor!

Kim çıkarıyor!

  • Sessiz, sedasız elektrikli motorları mavi bisiklet yoluna.

Kim izin veriyor.

Kim göz yumuyor.

O trafiğe kapalı, yürüyüş güzergahlı, o güzelim İZZET BAYSAL CADDESİnde bir annenin feryadına kim sebep oluyor.

Kim bilebiliyor,

Bu çarpmaları, kazaları, feryat figanları kestirip atacak formülü…

Kim kestirebiliyor,

Mavi bisiklet yolunun özgün ve projesine uygun hale geleceği günü.

XXX

İZZET BAYSAL CADDESİ hınca hınç; bir mübarek kalabalık.

Hıncını çıkarmak istercesine motosikletler, elektrikli bisikletler; hem hava, hem slalom atmakla meşgul.

Mücavir alan içinde, şehrin göbeğinde; yayalar, kullar Allah’a emanet.

İzzet Baysal caddesini sulamak, bank yapmak, çiçek ekmek, süpürmek yetmiyor.

Can güvenliği en mühim…

O çizilen çizginin, boyanan zeminin içindekileri, dışındakileri koruyup kollamak, bunlara dair vatandaş için duyarlılık göstermek Bolu Belediyesinin öncelikleri arasında.

İnsanların trafiğe kapalı bildikleri ünlü bir caddede trafik kazaları ile karşı karşıya kalmaları hayra alamet değil.

Ele güne karşı!

Ayıp?

XXX

Bolu Belediye Başkanlığına ve sorumlularına sesleniyorum.

Ben sadece çizer, boyar, adını koyar, bırakırım ile olmaz.

Trafik zabıtanı oraya koyacak, vatandaşın yürüyüş alanını da, bisiklet yolunu da muhataplarınca yürünür, vatandaş için huzurla gezilir hale getireceksin.

Bunun için trafik komisyonunu da, elle tutulur gözle görülür projelerinle ikna edeceksin.

Yoksa İzzet Baysal caddesinde meydana gelen her elektrikli veya elektriksiz motor kazası Trafik Komisyonunun yetkisi ve Bolu Belediyesinin vebal ve sorumluluk alanına girer gibime geliyor.

Bu işin şakaya alınacak,

Ayı, geyik muhabbeti gibi sulandırılacak yanı yok.

Konu baya baya ciddi malumumca…

XXX

Bolu’nun en mühim caddelerinden birine!

Her yıl andığımız,

Saygı duyduğumuz,

Eserleri ile övündüğümüz,

Medari iftiharımız,

Manevi babamızın ismini vermişiz.

Ne kadar övünsek az.

Ama..

Ne kadar dövünsek!!!

Evladı için yüreği ve canı yanmış ana gibi feryat figan etsek..

Halâ!!!

Cadde gezilir, yürünür, geçilir halde değil.

O diil de galiba şu!

Bisiklet yolu ve İzzet Baysal Caddesi, bazen ve sıklıkla E5’ten farklı değil..

Yürüyüş yolunda; üstelik mavi çizgi ile hattı, haddi belirlenmiş mıntıkada trafik kazası.

Şaka gibi..

Ve

Gayri ciddi bir durum.

XXX

7 Eylül 2017 de “ERMİYİP DE ERMİYESİCE” başlıklı bir yazı kaleme almış, bu mevzua dair bir iki cümle karalamıştım.

Görünen köye kılavuz değilim.

Yazarım.

Siz de okur’sanız.

Buyrun…

Perşembe günüydü..

Akşam olmak üzereydi.

Sokak lambaları yeni yeni tutuşuyordu.

“Ermiyip de ermiyesice” dedi.

Sesi de, bestesi kadar güzeldi kadının.

Hicaz makamında saydırıyordu.

Oracıkta olanlar hemen bir orkestra kurmuş, bir telden küfür taksimine geçilmişti.

O an kanun yoktu amma, bütün sazlar taksime eşlik ediyordu.

Bu arada kadın “karcığar’a dönmüş,

Ne olduğunu bilme e mi.?” diye gıyabında sövmüştü.

Az önce hayalet hükmünde, sessiz ama hızla geçen elektrikli bisikletli, kadının aklını almıştı.

Kadının sesi, cümlesi, elektrikli bisikletteki adamın peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Kelimeler meskun mahal hızını çoktan geçmiş,

Kadının sözleri/saydırdıkları adamın kulağına ancak yetişebilmişti.

Motordaki adam, tüm sözleri/küfürleri elinin tersiyle kulağından söküp atmış, kulağı ile omuzu arasına sıkıştırdığı cep telinden sevgilisi ile muhabbet eder olmuştu.

İki sevgili çift, yayalar için ayrılmış caddede işte bu yüzden yürüyemiyordu.

Caddede baba bir kalabalık vardı.

Ana yol trafiğe kapanmış,

Anne yavrusunu kucaklamış,

Bebeğin emziği ağzından fırlamıştı.

Engelli baba, yerde düşürdüğü pet suyunu arıyordu.

Oturma bankları boşalmış,

Yapraklar utancından dallara,

Kılıçlar gururundan kınlarına çekilmişti.

Bir Donkişot, az ileride atına binmek üzereydi.!

Mısırın tadı kaçmıştı.

Çiğ köfteci, bunların daha pişmesi lazım diye söyleniyordu.

Işıklar boşuna yanıyordu.

Her yer kapkaranlıktı.

Elektrikli bisikletler hala çok sessizdiler ama hızlıydılar.

Mavi bisiklet yolu yarılmıştı sanki.

Üzerinde bi Allah’ın kulu kalmamış,

İlk yapıldığında üzerine çıkmaya kıyılamayan bisiklet yolu,

Artık üzerine çıkılmaya korkulur hale gelmişti.

Sessiz motorun geçtiği rüzgarından anlaşılıyordu.

Sessizlik iyi bir şeydi oysa.

Caddedeki sessizlik ise korkunçtu.

O ara;

Bisikletliler kendilerine ayrılmış mavi yoldan usul usul geçiyorlardı.

Ön farları ve arka kırmızı stop lambaları ile çok havalıydılar.

Kendi aralarında muhabbeten konuşuyorlardı.

Motosikletler araç yolunu da çoktan teslim almıştı.

Tersten giden bir bisikletli trafiği tıkamış,

Bir diğeri geç fark ettiği yayaya çarpmamak için, kaldırıma park etmiş cipin eteğine sarmıştı.

Alt caddeden sünnet, iki sokak alttan düğün konvoyu geliyordu.

Birden ve aniden;

Yer gök siren sesleri ile dolmuş

Tüm hikaye durmuştu.

Diller tutulmuş, gözler konuşuyordu.

Bakışmalar sağdan sayma nizamındaydı.

Herkes bir anda kendine gelmiş,

İtfaiye, ilk sokağa girmiş,

Ambulans bir sokak öteden dönmüştü.

Polis sirenli ekip otosu caddenin bitiminde çakarları açık bekliyordu.

Bir anda herkes kendini düşündü.

Evini/köyünü/canını/anasını/bacısını/babasını aklına getirdi.

O anda sokaklar, caddeler kendine geldi.

Bir düzene girdi.

Bu düzen bu güzellik ne kadar sürecekti.

Kısa bir süre sonra, itfaiye yangını söndürmüş, zanlı ekip otosuna alınmış, hastanın yarası sarılmıştı.

Sirenlerin sesi kesilmiş, caddeye tekrar bir sessizlik çökmüştü.

Bir başka kadın kaçar gibi giden motorcunun peşinden saydırıyordu.

……….