Galatasaray Lisesini birincilikle tamamla, İstanbul Hukuk Fakültesini bitir.
Arkasından da İngiltere'de ve İsrail'de konsolos ol.
3 yabancı dil bil, onlarca kitabı Türkçeye çevir.
Sonra…
Yalnız başına yaşamış olduğu çöp evden belediye ekiplerince çıkarılırken, 'Bir çocuğum olsa bu hallere düşmezdim' de.
Ne kadar acı ve ibret verici değil mi?
"Keşke çocuk sahibi olsaydım.'
Doğru bir tespit, ama geç…
Malumunuz bu hafta sonu karneler verilecek.
Kimi öğrenci sevinerek, kimi öğrenci de çekinerek gidecek evine.
Kimi evlerde mutlu bir Cuma yaşanacak, kimi evlerde ise mutsuz…
Ve kimi evlerde; ‘Babasının oğlu, bana çekmiş.' diye gururlanılacak, kendilerine pay çıkartılacak
Kimi evlerde ise, ‘Kimlere çektin bilmem ki?' diyerek evlatlar aşağılanacak, horlanacak…
Güzel, hem de ne güzel…
Evlat başarılı ise, ‘Babasının evladı, bana çekmiş.'
Değilse, ‘Kimlere çekmiş bilmem ki?'
Hâlbuki çocuğun almış olduğu genlerin adresleri belli.
Ya anadan ya babadan, yada biraz ondan biraz bundan.
Evladının karnesinde zayıfımı var?
Üzme kendini; düzelir!
Hem doğruyu söylesene muhterem!
Nasıl gelirdi senin karnen?
Mesela
Matematik notun kaçtı, ya Geometri, ya Coğrafya, Tarih ya da Türkçen…
Tahsil yaşantında, karnende hiç zayıf görmez miydi baban ile annen.
‘Biz böyle değildik,' diyorsan o zaman başka…
Ama yine de, biz ne yaptık, çocuğumun başarısında aile olarak bizim payımız ne düzeyde, onu olumsuz etkileyen faktörleri tespit ettik mi?
Çocuğumuza gerekli zamanı ayırabildik mi, eksiklerini görebildik mi?
Yıl içinde okul performansını artırabilmek için bir şeyler yapabildik mi?
Çocuğuma mutlu bir aile tablosu sunabildik mi?
Sosyal hayatını programlayabildik mi?
Öğretmenleri ile iyi bir iletişim kurabildik mi? De.
İhaleyi olduğu gibi evladına yıkma,
Ve yine kendini sorgula!
Her neyse, öyle ya da böyle...
Ama her şeyden önce, ‘Benim karne alacak bir evladım var.' diye bir sevin hele.
Düşünsene…
Ya sana karne getirecek bir evladın olmasaydı?
Ya hastane kapılarında bir evlat sahibi olabilmek için hasretle bekleyen anne babalar gibi, için yansaydı.
‘Evladım var! diyebiliyorsan ne mutlu sana; kıymetini bil!
Eğer karnesinde zayıflar varsa, dünyanın sonu değildir; çalışır düzeltir.
Nihayetinde karnedir ve sadece bir sonuçtur,
Ama öncelikte önemli olan sağlık ve mutluluktur.
82 yaşında ki emekli konsolos Necat Alkan, çöp evden çıkarılırken ne demişti;
‘Keşke çocuk sahibi olsaydım'
21.01.2016
Muharrem Demirel