Adanasporlu Mbılla Etame'den, 15 dakika dan Boluspor'a şok hamle.

Acılı adana sever misiniz?
Sevmeyiz acılı adana, diyemedik,
Hem yutkunduk, hem de afiyetle yuttuk.
Bu acılı Adana servise çok bozulduk.
Zaten komadayız,
Şimdi iş mi bu?
Tansiyon var, şeker kolerstrol..
15 dakikada tattırılır mı,
Bize sorulur mu ?
Acılı adana sever misiniz? Diye.

16. Dakikadan sonra bizi uykuya yatıran,
Adana'nın ninnisiyle ilk kırkbeş dakika uyuduk.
Tribünde bizler dokuz doğururken,
Midemizde sancılar artarken,
Sahada , ilk yarı,
Gol atmayı unuttuk.


İkinci yarı ölü toprağını üzerinden atan bir Bolu sporu görüyoruz.
Acılı Adana ise, Vatan yahut Silistre” anlayışındaki savunması içinde,
İzleyenler olarak bizlerinde,
Midelerimiz kramp içinde kıvranıyor.

Dakikalar 84 yutarken,
Gökyüzüne süzülen topu,
Adana kalecisi İrfan Can, zayıf tokatlayınca,
İsmail'e dokunmak kaldı.
1-1
Bolu işte o dakika da şaha kalktı.
Kramplar yerini sevinç dalgasına bırakırken,
Tribünler coşarken,
Gökhan Sazdağı 87 de,
Adanalı misafirlerimize plase servis yaptı.
Yapmadan önce,
Şunu hatırlattı.
Adana spor, acılı adana sever misiniz?

Tam bir Yeşilçam filmi gibiydi dünkü maç.
Saf delikanlı ve kötü adam rolleri sahne aldığı,
Önce ezilen, sonra adana acılısı yiyen,
Sonrada gülen,
Sevgilisiyle sahilde gezen gibiydik.

Maç sonucu,
Yeşil sahayı, Yeşilçam havasında bıraktık
***
Sahi biz Adana'yı yendik mi?
Tribünlerde halay çektik mi?
Peki o zaman,
84 dakika işkenceyi biz çektik mi?

Maç sonu,
Güldük ama
Peki, ağlamak niye?
Gözyaşları,
Sevinçten mi?
Sinirden mi?

*********
Teşekkürler Fırat Gül ve yardımcı Hocalarımız.
Son iki haftadır akıl, kuvvetin önünde seyrediyor.
Bu millette sizi seyrediyor.
14 Mart 2020 günü Bursa'da aklınızı kullanan ve adalesinde güç taşıyan,
Sizleri yüreğimizle ve dualarımızla izlemek istiyoruz.
Bursa'dan korkmuyoruz.

Korkuların ilaç olmadığını da çok iyi biliyoruz.
Unutma Gül,
Seni tarih sayfalarında,
Oyuncularınla birlikte,
Kahramanlar olarak görmek istiyoruz.
***
Malazgirt fatihi Sultan Alparslan'ın Konuşmasıyla yazımızı bereketlendirelim ve bir gerçeği ortaya koyalım.

Alparslan, 1071'de Malazgirt Meydan Muharebesi'ne girmeden evvel bembeyaz elbiseler giydi ve; “Bu benim kefenimdir!” dedi.
Yâni kendini cihan şöhretine değil, hâlis bir iman vecdiyle şehitliğe hazırladı.
şu veciz hitabede bulundu:
Şöyle diyordu Atam Alparslan( radyallahü anh)

“Ya muzaffer olur gâyeme ulaşırım; ya da şehît olarak cennete giderim. Sizlerden beni tâkip etmeyi tercih edenler, tâkip etsin. Ayrılmayı tercîh edenler, gitsinler! Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zîrâ bugün ben de sizlerden biriyim. Sizlerle birlikte savaşan bir gâzîyim. Beni tâkip edenler ve nefislerini yüce Allâh'a adayarak şehît olanlar, cennete; sağ kalanlar gâzîliğe kavuşacaktır. Ayrılanları ise, âhirette ateş, dünyâda da rezillik beklemektedir.”

Sultan Alparslan,
kendi ordusundan beş misli daha kalabalık bir orduya sâhip olan Romen Diyojeni Malazgirt'te yendi.

***
Sayın Fırat Gül Hocam ve futbolcular,
Lütfen,
Bu gün itibariyle,
Kefenlerinizi giyin!