Kulağıma bir ağrı geliyor ki sormayın, arada bir geliyor ama zıplatıyor.

Hastaneye gittim, sıra aldım.

Bekleyen pek çok hasta var; oturacak yer yok, çaresiz ayaktayım.

Ekranda ismim göründü.

O anda kapı açıldı; doktor hanımdı.

Sanki birini arıyormuşçasına oturanları süzüyordu.

Göz göze geldik;

‘Hoş geldin Muharrem Hocam.' Dedi.

Diğer sıra bekleyen hastalara da başı ile selam verip tebessümünü eksik etmedi ve içeri girdi.

Gururlandım, onurlandım.

Meraklı gözler ile bana bakan sıra bekleyen diğer hastalara, ‘Milli Egemenlik Okulunda öğrencimizdi. Yasemin Ongun kızım' dedim.

‘Hocam epey sıra var ama şimdi seni içeri çağırır.' diyenlere de gayet kendimden emin bir şekilde;

‘Beni utandırmaz.'demeyi ihmal etmedim.

***

1,5 saate yakın bekledim.

Görevli kızımız kapının önüne çıktı seslendi;

‘Muharrem Demirel, Muharrem Demirel!'

İçeriye girdim.

Benden önceki hastanın reçetesini yazan Doktor Yasemin ayağa kalktı.

Elimi öptü, kucakladı.

‘Hocam beklettim kusura bakma.'

Ekledi;

‘Sıraya girmeyi, başkalarının hakkına saygılı olmayı ve hak yememeyi sizlerden öğrenmiştik.'

Gururlandım…

‘Çağırsan da girmezdim ki, o zaman belki de beklemez giderdim.' Dedim.

***

Yüz defa dünyaya gelsem yüz defa öğretmen olmayı dilerim Allah'tan.

Öylesine güzel bir meslek ki…

O paha biçilmez pırlantaları işlemek şekil vermek, öğretmek, öğretirken eğitmek muhteşem bir duygu.

Dedik ya; yıllarca öğrettik, öğretirken de eğittik,

Kimileri beyaz önlük giydi doktor oldu, kimileri yine beyaz önlüklü berber, kimileri öğretmen, kimileri de manav…

***

Yani elimize teslim edilen o yavrulara bilgi kapasitesine göre istediği gömleği giydirebilecek donanımları verdik.

Ama önemli olan ne biliyor musunuz?

Kişiye yararı olacak bilginin yanında, topluma yararlı olacak eğitim gömleğini de giydirebilmek.

Eğitimli doktor, eğitimli öğretmen, eğitimli hâkim savcı, eğitimli işçi, esnaf, memur, eğitimli manav, eğitimli siyasetçi yetiştirebilmek.

O evlatlar yıllar sonra yetişmiş bir birey olarak karşınıza çıktığında;

‘Sıraya girmeyi, başkalarının hakkını yememeyi sizlerden öğrenmiştik.' Dedirtebilmek.

Üzerine giydiği gömlek ile değil, davranış güzellikleri ile gururlanabilmek.

***

Doktor Yasemin, Bakırlı Çanşalı Berber Osman…

Gazeteci Ufuk, Mimar Ahu, İngilizce Öğretmeni Görkem, Müdür Yardımcısı Işıl, Savcı Tarık, soğuk mezeci Vedat, Murat, Mehmet Abat, Manav Ali,

Daha niceleri…

Ne diyeyim ben size?

Ömrünüz güzel ve hayırlı olsun.

***

Karşılaştığım insanlar diyorlar ki; ‘Hocam emekli olmuşsunuz, artık spor giyinseniz, evde hanımında yükünü biraz hafifletseniz.'

Orda durun hele!

Ben emekli olmadım ki, sadece okulumdan ayrıldım.

Yine sabahları kalkıyorum, tıraşımı oluyorum, ceketim ütülü pantolonum ve kravat takılmış gömleğimle, Bolu caddelerin de öğretmenliğe devam ediyorum.

Çünkü öğretmen okulundan ayrılınca değil, ancak hayata elveda derse emekli olur.

Öğretmenler Günümüz kutlu olsun!

18.11.2014

Muharrem Demirel