DEVLET BABA BELEDİYE ANA
Her ayın 14'ünde, Bolu Belediyesi tarafından 2014 Bolu yılı etkinlikleri kapsamında,
Necip Fazıl Kültür merkezimizde, salı günü Prof. Dr. Üstün Dökmen'i, bir konferans marifetiyle canlı canlı dinleme fırsatı buldum.
Çok keyifli ve zamanın nasıl geçtiğini bilemediğim yüz yirmi dakika,
Sayın Üstün Dökmen'in
Su gibi anlatımıyla,
Nehir gibi akıp,
Güzel cümleler eşliğinde tespitlerini, çapa gibi yüreklerimize bırakarak gitti.
Salonda bulunanlar çok keyifli, tebessümlü ve katılımcı kimlikleri ile çok iyi iki saat geçirdiler.
Bilhassa kadınları öne çıkaran Üstün Dökmen, anlatımı, örneklemeleri ve mizanseni ile benden on numara beş yıldızı aldı diyebilirim.
Aptal Hans,
Betimlemesi ile salonda bulunanlara ve tüm yaşayanlara,
Farklı cümle akışları ile şaşkın bakışlarımıza muhatap,
Hepimiz birer aptalız tez'i ile
Hem hayretlerimize,
Hem de, biz hiç buradan bakmamıştık fısıltılarına sebep oldu.
Devlet'e dair geleneksel bakış açımızın değişmediğini örneklemelerle anlatırken,
Belediyelerin ana” olduğu tespitli anlatımı harika idi.
Sadece tuvalet misalinden yola çıkarak,
Belediyelerin bir ana titizliğinde temizlik için nasıl yırtındığını,
Ama bir sifon çekmeyi bile beceremeyen,
Temizlik alışkanlığını edinemeyen yeni nesillerden bahsederken,
Devlet Baba'dan sonra,
Belediye Ana deyiminin ne kadar cuk oturduğunu bu konferansta sayesinde bellemiş olduk.
Katılımcılar çok mutlu şekilde geçirdikleri iki saatin sonunda,
Anlatılanlara, yaşadıklarını ekleyip,
Pozitif cümleler arasına iliştirdiği tiyatral hareketleri ile Sayın Prof. Dr. Üstün Dökmen'den çok şeyler öğrenerek salondan ayrıldılar.
Konferansın başında, Sayın Dökmen'in yanıma ilişip yaptığımız kısa sohbeti ve birlikte verdiğimiz selfie pozunun dışında,
Bizlere verdiği ev ödevini, şahsen yerine getirmemin mutluluğunu hala üzerimde taşıyorum.
Çok teşekkürler Prof. Dr. Sayın Üstün Dökmen.
Yine bekliyoruz.
Çok yararlandık, çok mutlu olduk.
Aklıma düştüğünüz sürece,
Tebessümlerimin sebebi olmanızdan dolayı bahtiyarım.
Bir de;
Sinema seyircileri gibi salondan hipnotize olmuş gibi başımız önde, sessiz ve düşünceli bir şekilde çıkmadık.
Aksine, daha fazla canlı ve çok daha fazla enerji ile salondan ayrıldık.
PARALEL FUTBOL
FatihTerim ne yapsak olmuyor" dediği doğru bir orantı ve cümle ise,
Birileri ne yapıyor da böyle oluyor!
Sorusunun yanında,
Bu sonuçlar neyin nesi?
Kimin Face'i?
Sorgusu da kafalarımızı karıştırmaya yetiyor.
Milli Takım,
Son yılların belki de en başarısız dönemini yaşıyor.
Herkes bir şey'ler söylüyor yazıyor.
Bana göre…!
Milli takımın başarısızlığından mutlu olan/olacak..
Bu başarısızlığa hizmet eden birileri var gibi.
Teknik/taktik,
Alt yapı/yatırım,
Transfer/menajer,
Saha/stat,
Deplasman/ev sahipliği,
Sakatlık/form
Vs..!
Bunları bir kenara koyalım.!
Bekleyelim ve ayrı bir sayfadan,
Tüm bu kriterleri de unutmadan..! Bir kenara koyarak.?
Ayrı bir pencereden bir bakış atalım.
Futbol adına,
Türkiye'nin başarılı olmasını istemeyen güçler düğmeye bastı.!.. Fikrimi sabit kılan işler olmaya başladı.
İçerden dışardan karıştırılmaya,
Ayrıştırılmaya,
Futbolcunun kendisine bakmamaya,
Transfer ücretlerini alıp yatmaya,
Takımı için yırtınmamaya,
Milli maç neyime, sakatım ayaklarına yatmaya varan haller dikkat çekici boyutlara geldi.
Kulüp takımları ile milli takımlar arasında bir paralellik olması gerekirken,
Alana, sahaya, hizmet etmesi, futbol topuna tepmesi beklenirken,
Başarısızlığa hizmet eden bir paralellik kafamı karıştırmaya devam ediyor.
Futbol topu bile,
Direk kaleye gidişler yerine…!
Paralel bir rota seyrinde taça,
Direk kaleye gideceği yere auta çıkmaya başladı ki;
Hayır ola demekten…! kendimi alamıyorum.
Fatih Terim'in başarısızlığından bahsederek,
Alan ve dikkat dağıtmanın bir yere kadar haklı bir nedeni olabilir.
Ve Fakat..
Bu başarısızlıklardan,
Bir muhalefet,
Bir mutluluk payı çıkarmaları anlamak şimdilik hiç mümkün görünmüyor.