Yol üçe ayrılıyordu, tabelaya baktım; Ostim var, Ulus var, İstanbul var.
Yolumuz belli İstanbul; Ankara'dan Bolu'ya döneceğiz ya.
Oldukça kalabalık olan trafikte sağa dönüş işaretim verdim ve en sağdaki şeride girdim; süratim de 15-20 kilometre filan…
Bir korna çalmaya başladı, ama sürekli.
Dikiz aynasından baktım, arkamdaki aracın sahibi eliyle bana bir şeyler anlatıyor.
****
Aracını yanıma yanaştırdı, eliyle pencereyi açmamı işaret etti.
Açmaz olaydım.
Kustu.
Yanında hanımı, arkada da evladı…
Adam bana söyleniyor; ‘Niye önüne geçmişim'
Kibarca;' Beyefendi, sizi bu kadar kızmanızı gerektirecek bir şey yapmadım.' dedim.
Dinlemedi bile, ısrarla arabamı sağa çekmemi istedi.
‘Velahavle' dedim, yoluma devam ettim.
De
Sinirli sürücü kendi yoluna devam etmedi; ya arkamda ya yanımda
Ve
Sürekli korna çalıp benimle kabaca konuşmada…
Eşi ve çocuğu ise telaşta…
***
Sağ çekeğim de, o trafikte ne durmam mümkün, ne de sağa yanaşmam.
‘Çek' diyor, ‘sağa çek!'
Anlayacağınız tam bir bela…
Hani devamlı kullandığımız bir deyim var ya.
‘Baba bir hırsız yakaladım.
Getir!
Gelmiyor.
Bırak gitsin!
Gitmiyor!' derler ya aynen öyle.
Etimesgut'u geçtik, Eryaman sapağına kadar geldik.
***
Trafik rahatladı, işaretimi verdim ve durdum, durmasam adam benimle beraber Bolu'ya kadar gelecek.
Adam zaten zıvanadan çıkmış, bir de akaryakıt masrafına girecek.
Arabadan indi.
Baktım, boyu boyuma uygun.
‘Gel' dedim ‘gel!'
Hışımla geldi…
***
Arabanın bagajını bir hamlede açtım, komando küreğini çıkardım; adam tırstı.
Onu şaşırtan hamlemi yaptım, üzerine doğru yürürken küreği ona doğru uzatıp yumuşak bir ses tonu ile ‘al' dedim; ‘döv!'
Şaşırdı kaldı.
‘Biliyorum hırsın bana değil, seni kızdıran ne ise onu döveceksin
Ama
Beni değil'
Ne diyeceğini ne yapacağını iyice şaşırdı…
Sağa, sola, havaya, arabada bekleyen eşine ve çocuğuna doğru baktı, kızardı, bozardı, arkasını döndü gitti; giderken arkasından seslendim.
‘‘ Eşine; ‘adam yalvardı, özür diledi' demeyi ihmal etme! ''
Eşinin ve çocuğunun yanında karizmasını çizdirecek değildik ya.
***
Bu kadar hakareti hazmedecek kadar ne çapsızım ne de ‘Kabağında sahibi var' diyen bir evliya…
Düşündüm, sadece düşündüm…
Kavgaya girsem, ağızlar burunlar kırılacak, kanlar akacak.
Sonra
Karakol ve savcılık derken, sonrasını da bilip dururken…
Aaaa!
En iyisi benim yaptığım.
Ne derler, ‘Baktın deli, dön geri!'
Bu kadar nezakete rağmen hala daha geliyor mu?
O zaman Mevla Kerim!
***
2018 yılında yaşadığım bu olayı Refik Özçelik Başkan'ım ve Abdülkadir İlgen Hoca'mın olduğu bir sohbette anlattım.
Her ikisi de, ‘Güzel mesajlar var, yaz
Ama
Sonunu da iyi bağla' dediler.
Bağlayayım o zaman
Derler ki;' ZARAFET AZAMETTEN ÜRKER'
Doğrudur.
Ama
İnanın ‘AZAMET DE, ZARAFETTEN ÜRKÜYOR ' tavsiye ediyorum sizler de kullanınız, yan etkisi de çok.
14.10.2020
Muharrem Demirel