Bu işi kıvırabiliriz…

Sayın İlhan Özdemir, Sayın Soner Çavuşoğlu, Sayın Mustafa Özkan ve Sayın Yiğit Birol Çavuşoğlu ile beraberce gittik Gerede Dorukkaya'ya…

Orada yazılarımızın takipçisi Gerede'nin damadı ve ODTÜ'de Öğretim Görevlisi olan İsmail Hoca ve arkadaşı ile tanıştık.

Biraz ötede de Boluspor'un Geredeli taraftarı İsa Bey ve arkadaşları,

Beraberce seyrettik Boluspor'u.

Takım listesi bulamadık, ama dert de etmedik, İsa Bey Maşallah İsviçre den geleni de tanıyor, Almanya'dan geleni de…

Zaten Orduspor maçında da Boluspor'u izlemiştik, yani isimlere yabancı değildik.

Geçtiğimiz hafta Orduspor la ilk hazırlık maçımızı seyrettik, Pazartesi günü de Dorukkaya'da Göztepe ile yapılan hazırlık maçını…

Ve her iki maçta da 1- 0 mağlup olduk.

Sonuçlara takılmamak lazım, adı üzerinde hazırlık maçı değil mi?

Eğer Reha Hoca

Yapılan bu hazırlık maçlarında istediklerini alabiliyorsa,

Kafasındaki planlama; şu ana kadar yapmış olduğu hazırlıklar, çalışmalar ile doğru orantılı gidiyorsa,

Alt yapıdan çıkan ya da kiralık olarak gidip geri dönen futbolcuların performansları onu mutlu ediyorsa

Türkiye 2. Olmuş A 2 takımın oyuncuları ile yapılan transferler arasında sağlıklı bir karar verebiliyorsa,

Boluspor'u bir kefeye, rakiplerin kadro derinliklerini, yetenekli oyuncu zenginliklerini bir kefeye koyup,

”Biz bu işi kıvırabiliriz.” diye düşünebiliyorsa,

Ve bu düşüncesini de aynanın karşısına geçip, samimi olarak söyleyebiliyorsa mesele yok.

Dedik ya söyleyebiliyorsa…

Yukarıda da ifade ettik, sonuçlara takılmamak lazım.

Çünkü

Ağır idmanlardan çıkmış bir takım için hem oynanan oyunu hem de futbolcuların kalitesini şu an için değerlendirmek bizleri yanıltabilir.

Şu an futbolcunun beyni ile kaslar arasındaki koordinasyonu uyum içerisinde değildir.

Bugün önde görünen futbolcular ile geride bulunan futbolcuların saha içi performansları yarın olduğu gibi yer değiştirebilir.

En önemlisi de birbirini daha yeni tanıyan futbolcular saha da uyum sorunları yaşayabilir.

Yaşıyorlar da…

Oynanan iki hazırlık maçında da gördük ki,

Öne çıkan tek şey, çok koşma çok mücadele o kadar.

Diğer takımların bizden tek farkı; oyunun kaderini değiştirebilecek oyunculara sahip olması.

Bu da onların oyun anlayışlarını güzelleştiriyor, pozisyon bulmalarını kolaylaştırıyor.

Oyuncularımız belki kaliteli olabilir ama bu kalitelerini ortaya çıkaracak

Onları tamamlayacak, OYNATACAK oyuncuların olmaması; belki de yeni transferlerin kalitelerini de düşürüyor.

Soru işaretlerini çoğaltıyor,

Dolayısıyla camiayı da karamsarlığa itiyor.

Ama gerçek olan şu ki;

Bu takımın omurga sayılabilecek mevkilerine 4-5 kaliteli oyuncu lazım,

Bu oyuncuların transferlerinin bir an önce gerçekleştirilmesi lazım,

‘Ben dediydim.' demek hoş bir şey değil ama daha önceki yazımızın bir bölümün de;

“…Bana kalırsa yeniden yapılanma içerisine girmiş Boluspor olarak sezonu geç açtık…”

Demiş idik.

Son haftayı sayma kaç günümüz kaldı?

2 hafta!

Yeter mi? Yetmez!

Çünkü transfer edilmesi düşünülen futbolcuların saha içi uyumları için de ayrıca zaman lazım.

Geç kalmadık mı? Başlıklı yazımızın yine bir bölümünde hocalara ithafen

“…Ama hocaların pek çoğunun savunma mekanizmaları vardır.

Müsabaka dönemi başladığında derler ki;

“Takımın gücünü 6-7 hafta sonra göreceksiniz…”

Yeni transferlerin gelmelerini, uyum sürelerini düşündüğümüz de

Reha Hoca böyle bir açıklama yaparsa da haksız olur mu?

Bence olmaz!

Ama yine ‘Geç kalmadık mı?' başlıklı yazımızdaki

“Hocam planlamalarınızı niye ilk 2 haftaya göre yapmıyorsunuz, yönetimleri bu konuda niye aydınlatmıyorsunuz niye zorlamıyorsunuz?”

Bölümünü hatırlarsak olur.