Bir hasta yakınına kan vermek için, TIP fakültesindeyim. Pano gözüme çarpıyor. Oda teşriflendirilmesinde katkıda bulunan Bolumuzun değerleri.isim isim yazılı ve inanın gurur verici bir tablo. Kan Bankası alt katta. Ameliyathane de öyle. Alt katta gözüme çarpan mobilya bankomatları. Bodrum sıra sıra arka çıkış kapısına kadar ilerliyerek dolmuş. Bir hastaneye yakışmayan görüntü. Depolara kaldırılması gerekirdi. Sonra gözüm bir binaya takılıyor. Arka tarafta. Isı merkezi deniliyor. Hatta üst kat deney hayvanları gibi bir tabelaya sahip. Orta kat tekerlekli sandalye dolu. Muhtemelen tekerlekleri arızalı olabilir. Ama alabildiğine dolu. Belki 30'a yakın. İçeriye doğru dağınık raflar, dağınık malzeme görüntüsü. Sanırım bu oda da, elektrik arıza-bakım üzerine kurulu. İsterdimki bu çirkinlik hiç ama hiç olmasın. Bu kadar güzel bir hastane de, bu asla olmamalıydı.
ER MEYDANI
Hesaplaşmak... Herkes herkesle işi görülene kadar. Sahte, mülayim bir tablo. Şovmenlik diz boyu. Dalkavukluklar bir yana. Dargınlıklar, kırgınlıklarla elimize ne geçeçek. Halbuki dinimiz 3 günden fazla dargın kalmayı bile hoş karşılamamış. Ben falanca komşuma dargınım, falanca esnafa gidip alış-veriş yapmam, sevmem, cek, cuk, mış, demiş... Ninni gibi değil mi? Marifet nedir biliyormusunuz. Gidemediğinize, gitmektir. Varsın karşınızdaki muhatap, sizi kabul etmesin. O karşınızdakinin ayıbı olsun. Siz yeterki... Gidin, gidemediğinize...