Kıvırtmak yok, yalanda…
Sayın Valimiz Aydın Baruş'u, AKP İl Başkan'ı Sayın Nurettin Doğanay'ın babaannesinin cenazesindeki fotoğraf karesinin içinde görünce, ‘Kalenderin cenazesi olsa katılmazsınız. Ama gazetecilerin olacağını bildiğiniz yerden de eksik olmazsınız.' Diye düşündüm mü?
Düşündüm valla!
La hoca, düşündünse düşündün, yazmaya açıklamaya mecbur musun?
Ne bileyim, bende bilemiyorum…
Hastalık mıdır nedir?
Cuma namazı sonrası, Sanat Okulundan emekli atölye şefimiz Sayın Haydar Orhuner Hocamızın eşiHüsniye Orhuner'in cenaze merasimine katıldığımızda, baktımbir cenaze daha var.
Cemaatte baya kalabalık…
Bu sefer hemen en ön saflarda yer tuttum.
Tuttum da…
Bu defa da ne gazeteci var ne televizyon…
‘Ulan dedim şansa bak, kırk yılda bir ön safta yer tuttuk, bu seferde gazetecilerin geleceği cenazeyi tutturamadık.'
Her neyse, namazları kıldık.
Kalabalık Hüsniye Hanım'a son görevlerini yapmak için ayrıldığında gördüm ki, diğer cenazenin cemaati yok.
5-10 kişi ya var ya yok!
O an yanımda olan, Huzur Evi'nin kıymetli Müdür'ü Kadir Pulat Hocam' a sordum;
86 yaşındaki Necdet Hızır mış,
ve Rahmetli Huzur evinde kalıyormuş!
Hemen gittim tabutun bir ucundan tuttum.
Haydaaaa!
Bir baktım diğer yanında da Sayın Valimiz Aydın Baruş…
Ey Muharrem Hoca!
Sormazlar mı şimdi sana.
Sayın Valimiz için
‘Kalenderin cenazesi olsa katılmazsınız. Ama gazetecilerin olacağını bildiğiniz yerden de eksik olmazsınız.'Diye düşünüp, günaha giren sen değil misin?
Yüzün kızardı mı kızarmadı mı?
Aha sana,Bolu Valisi Sayın Aydın Baruş!
Hem yukarıda ki satırlarında da,' televizyon yok, basın yok.' Diyen yine sen değil misin?
Bu sözlere tezat basında çıkan fotoğraflarına ne diyeceksin?
Muhteremler durun hele, o kadar da değil,
Zaten yüzümüz kızardı, daha fazla da üzerime gelmeyin.
O sorunun cevabını, gazetecilik yapmayan ama boynunda fotoğraf makinası ile her yerde dolaşan ve çektiği fotoğrafları facebook tan paylaşan Metin Ferah Hocamıza sorun. Derim.
Sayın Valim!
O cenazenin başındaki 5-10 kişiden biri sizdiniz ya,
O kimsesize
Kimsesizlerin kimsesi oldunuz ya,
Rahmetlinin tabutunun ucundan tutuverdiniz ya,
Meçhule giden gemiyi,
Sığındıkları son liman olan Huzur Evi'ndebekleyenlere, yaşama sevinci verdiniz ya,
‘İyi günde de, kötü günde de yanınızdayız.' mesajı verdiniz ya,
Size bir şey deyivereyim mi?
Yine gönlümden geçenleri, kıvırtmadan söyleyivereyim mi?
Emin olunuzpek hora geçti.
Teşekkür ederiz…
21.11.2014
Muharrem Demirel