Açılın,
Dalıyorum.
Hem de tüpsüz.
Merak etmeyin.
Yanlış anlamayın.
Dalamak yok.
Bi solukta yazıp/dalıp çıkacağım.
Yazı uzar,
Nefesim yetmez,
Dalağım ciğerlerime baskı yaparsa..
Bi dahaki yazımda, ya şnorkel kullanırım,
Ya da tüple dalarım.
Allah Kerim,
Kerim'in kuyusu derin.!
Mamafih;
Heykelin boyu da baya bi uzunmuş.!
İlçemin % 35 eğimli Serpek bayırına dikilmiş o devasa uzun boylu heykeli diyorum.
Cesaret ve tecrübe ister tırmanmaya, onca metrelik yükseğe çıkmanın bir riski var elbet.
Şu kaleme aldığım bu maksatlı yazımın da.
Hah işte tam o yüzden
Heykele çıkmayı değil, yazıma dalmayı düşünüyorum.
Allah yapanlardan, edenlerden, samimiyet yüklü memleket severlerden razı olsun.
Ve Fakat;
Ben daha yazamadan,
Zihnim dalıp dalıp gidiyor.
Uyuma manasında değil.
Hatıralara dalma manasında söylüyorum.
Parmaklarım ucundan ucundan uyuşuyor,
Kalemim bir yerlerden tutuşuyor.
Aklım yazmalara,
Kalbim dalmalara odaklı.!
Nefesimi tutuyorum şimdilik.
Son,
Mengen Uluslar arası Aşçı Festivalinde Dünyanın En Büyük Aşçı Heykeli” nin açılışı yapıldı.
İnsanın gururunu okşuyor ilk vakitte.
“En Büyük Aşçı Heykeli” denilince,
Sanki Şhow business” kısmı eksik kalıyor gibime geldi.
Uzunluk ve büyüklük farklı şeyler zira.
Ama 15.5 metrelik heykeli dikiyorsan.
“En Uzun” diye tanımlamak daha uygun olacağını bir tek ben fark ediveriyorum nedense.
Eğer uzunluğundan eminsen,
Şöyle denilmeli, şöylece seslendirilmeliydi.
“Dünyanın En Uzun Aşçı Heykeli”
İşte o zaman,
“Şhow business” tastamam olurdu.
Buraya kadar her şey tamam.
Daha suya dalmadan, bir sayfayı aştım.
Belki de haddimi de aşmak üzereyim.
Ama ayıp denen bir şey var onu da mı yazmayayım.
Mengen ilçemin değişik semt ve sokaklarının olduğu merkezlere konulan göbekli ama sevimli aşçı çeşmeleri ne olacak şimdi.
O aşçının kalıbını çok merak ediyorum.
O sevimli tonton adama ayıp edildi.
Bu kadar kısa zamanda nedir bu aşçı heykeli enflasyonu.
Hangisi bizim heykelimiz.
Nerede diğer dikililerimiz.
Her başkan bir-iki aşçı heykeli ile gelirse bu işin sonu nereye varacak merak ederim.
O tonton göbekli sevimli aşçımızın sol elinden suyu neden verdik,
Şimdi bu 15.5 metre boyundaki aşçının eline dünyayı neden tutuşturduk.
Sonra neden on beş buçuk,
Neden on altı, ya da on dört değil mesela.
Bakın şunu kesin olarak söyliyim.
Ben sol el, sağ el diye bir saplantının içinde boğulmak istemem.
Ben yazıya dalayım, konuya bir taraftan bakayım diyorum.
Zihin bulandırmadan konuyu farklı bir pencereden değerlendireyim istiyorum.
Yoksa sol el olmuş,
Sağ el olmuş umurumda değil.
Sol elinde çeşme varmış,
Sol elinde dünya varmış hiç önemli değil.
Bi insan solak da olabilir,
Çolak da.
Boks maçında görüyoruz; adam ters guard'lı.
Yapacak bi şey yok.
Her neyse daldık yine..
Solakmış, çolakmış bunlar yazımın konusu değil.
Sizleri boğmayayım.
Bu yazıdan boğulmadan çıkarsam..
Bu heykel mevzusuna tüplü” dalacağım.
Derneklerimiz/federasyonlarımız,
Alaylı/mektepli aşçılarımız mevzunun neresindeler
Gibi sorular soracağım.
Bir dahaki yazımda ama.