-Onların şehrinden Porsuk çayı akıyorsa bizde de Büyük su akıyor.

-Onlar Porsuk'ta tekne/gondol ile gezip plaj yapmışlarsa biz de Büyüksu'da kano ile gezip plaj yaptık.

-Onların 400 bin metre kare Sazova parkında Masal evi varsa bizim de Tugay arazisine yaptığımız Disneyland parkımız var.

-Onların 35 bin kapasiteli Yeni stadyumu varsa bizim de karaçayır spor kompleksinde yeni stadyumumuz var.

-Onların Bilim Deney Merkezinde çocuklar deneyler yapıyorsa bizim Bilim Okullarında da çocuklar yetenekli ve havuzda yüzüyor.

-Onların trafiğe kapalı, alt yapısı oturmuş, üzerinden tramvay geçen İki Eylül Caddesi varsa bizim de trafiğe kapalı, üzerinden elektrikli golf arabası geçen İzzet Baysal Cadde'miz var

-Onların restore edilen Osmanlı mimarisi evler ve alış veriş dükkânlarının bulunduğu tarihi Odunpazarı varsa bizim de aynı şekilde zamanda yolculuk yaptığımız full Osmanlı mimarisi Yukarı Çarşı'mız var.

Tek bir fark var aramızda, onlar canlısını yaşıyor, biz 3D çizimi ile yetiniyoruz…

İZZET BAYSAL ŞÜKRAN GÜNLERİ…

-Bolu Doğa okulları İzzet Baysal'ı anma programı düzenledi.

-Bolu Doğa okulları İzzet Baysal'ı canlandırdı.

-Bolu Doğa okulları İzzet Baysal şükran günlerinde danslar ettiler.

-Bolu Doğa okulları İzzet Baysal şükran günlerinde şarkılar söylediler.

-Bolu Doğa okulları İzzet Baysal için şiirler söylediler…

Sağ olsunlar var olsunlar.

Hani son gün merkezde kurulan etkinlikleri görmesek sadece Doğa okulları andı sanacaktım.

Bu arada… İzzet Baba için yapılan hiçbir anma şükran programı yeterli değildir, hep daha fazlası kamuoyu tarafından istemeli, beklenmelidir…

BİRİLERİ FETÖCÜ AKADEMİSYENLERİ KURTARMAYA MI ÇALIŞIYOR?

Tutuklu ve tutuksuz FETÖ'cü 77 AİBÜ akademisyeni mahkeme savunmalarında Bylock, Fatih Koleji ve Bankasya hesapları için tornadan çıkmış aynı yalanı söyleyip, kendini savunurken eş zamanlı ilginç bir itirafçı çıktı ortaya.

Eski Öğrenci konseyi FETÖ'cü tutuklu başkanı itirafçı olarak, 500 öğrenciyi fotoğraflardan teşhis etmeye çalışmış ama akademisyenlerin bu yapı içinde olmadıklarını, olsalar onları da muhakkak tanıyacağını söylemiş.

Nasıl yani? Aynı üniversitede aynı örgütten olan öğrenciler öğretmenlerini bilmeyecek öyle mi?

Hücre yapılanması ile çalışan örgütün, daha gelmeden şu şu akademisyen bizden diye öğrenciye öğretmemesi düşünülebilir mi?

5 Eylül 2014 tarihinde onlarca akademisyenin İş ve Şekerbank'tan kredi çekip Bankasya'ya yatırmasına tesadüf demesi nasıl inandırıcı değilse bu itirafçının söylediği de aynı oranda inandırıcı değildir.