Darbe girişiminin yerelde ki hedefi Vali Baruş, Belediye Başkanı Yılmaz, İl Başkanı Doğanay ve il vekilleriydi.

İlk önce onlar derdest edilip bilinmeyen bir yere götürülecek belkide akıbetlerinden bir daha haber alınamayacaktı. (60, 70, 80 darbelerini yaşayanlar iyi bilir)

Kısaca hedef Erdoğan ve partisiydi, (Biat sözü alacakları Tanju Özcan'ı bir müddet sonra salıverirlerdi)

İşte bu ahval ve şeriatta iktidar siyasi yapının en yüksek makamını temsil eden Doğanay'ın omuzlarında büyük bir yük vardı.

Karşısında Ordumuzu içten işgal ederek 600 bin kişilik silahlı gücün komuta kademesini elinde bulunduran bir örgüt.

Yanında ise Ülkenin her sıkıntılı zamanında siyasi kimliğini bir kenara bırakarak sorumluluk üstlenen Ülkücü MHP'liler (Meral'e bel bağlayanlar hariç) ve Bolu halkının ağrılıkta Muhafazakâr ve mütedeyyin kısmı. (Bir kısmı ise bu Tayyib'in oyunu diyordu)

16 Temmuz öğle vakti daha her yer toz dumanken, ikinci bir kalkışma beklenip her kez korku içindeyken, otorite sayılacak büyükler kesin zafer netleştikten sonra FETÖ'ye meydanda küfür edebilecekken, demokrasimizin ve Ülkemizin birlik beraberliğinden yana tarafımı seçerek parti binasına geçmiş olsun dileklerimi iletmeye gittim.

Genelde kalabalık olan parti binası boştu, Başkan makamında yalnız ve yorgun oturuyordu. Sabaha kadar uyumadığı ve koşturduğu belliydi!

Sarılıp kucaklaştık, kendisine neler yapabileceğimizi, verebileceği bir görev olup olmadığını sorup sohbet ederken daha sıcağı sığanı elinde liste ile gelen biri, başkana Gerede ilçesinde filanca kurumda şunlar, filanca şu müdür FETÖ'cü diye not aldırmaya çalıştı.

Kendinizi Nurettin Doğanay'ın yerine koyup bir düşünün,

İlinizde Türkiye'nin en seçkin komando tugayı ve başında beyin almak”dan bahseden komutanı,

Sabaha kadar mücadele vermişsiniz, meydanlarda görünmeyip sözle destek veren ana muhalefet partisi (Sonraki süreçte yapıcı siyaseti sürdüren Doğanay, kendileri hakkında tek kelime etmediği gibi kürsüde defalarca teşekkür etti)

Partinizden FETÖ'cü diye tutuklamalar,

Otorite sayılan iki Ak Partili ağabeyinizin üzeri örtülü çekişmesinin tam ortasındasınız, onlar ağabeyiniz ama makam olarak siz onlardan büyüksünüz.

Şu neden tutuklanmadı, bu neden tutuklandı, tartışmalarında kapınız aşındıran yöneticiler, idareciler, halk ve basın.

Boşalan devlet kadrolarına yerleşmek için torpil aramaya gelenler.

Daha dün kardeşim gözüyle baktıklarınız halkın ve bizzat senin canına kastetmiş

İhanetin dibini görmüşsünüz…

Ruh haliniz nasıl olurdu?

Sayın Doğanay bu sınavı iyi verdi, günlerce öncülük yapıp meydandan ayrılmadı, teşkilatını iyi kontrol ettiği gibi çatlak oluşup derinleşmesine müsaade etmedi, Yenikapı ruhuyla hareket ederek pozitif siyaset yürüttü, Demokrasi kürsüsünde konuşurken gaf yapmadı, darbeci FETÖ'cüler gibi intikam hırsıyla hareket etmeyip hukukun işleyişini bekledi,

Bayramda iki ağabeyini ve teşkilatını yanına alıp bir günde Kıbrısçık, Seben, Göynük, Taşkesti ilçe yönetimlerini ve halkını ziyaret edip bayramlaştı.

Yetmedi, belediyesi muhalefette olan üç ilçe Kıbrısçık, Mengen ve Mudurnu için Ya o üç ilçeyi biz alacağız ya da o üç ilçe bizi alacak” diyerek darbeyi bir kenara bırakıp siyasi yürüyüşüne devam etti.

FETÖ mücadelesi içinse, meydanlarda defalarca söylediği Bu şerefsizleri temizlemezsem, en büyük şerefsiz benim” sözüne güveniyoruz.