Bu hafta yerel basımınızın köşelerinde iki güzel yazı okudum aslında birbirinden habersiz ama birbirini tamamlayan, tevafuka bak ki iki Erdoğan’dan iki muhteşem yazı…

Biri bizim gazeteden köşe komşum uzman sosyolog ve aile danışmanı Esra Erdoğan, çok basit soruyla başlamış “en son ne zaman kendiniz için bir şey yaptınız”?

Diğeri, Bolununsesi’nde Erdoğan Muhürcüoğlu ağabey, ''Ve insan susar! Her şeye, herkese rağmen susar.. Elinden gelen tek şeyi yapar; Bağıra bağıra susar!'' şiiriyle girmiş.

Kendiniz için bir şeyler yapmazsanız nasibinize bağıra bağıra susmak düşer…

Erdoğan ağabey ile başlayalım. Küçük bir şehrin yakın geçmişi hem de yöresel ağız kullanarak bu kadar mı güzel anlatılır? O şehre yolu düşüp sonra meşhur olanların anılarında anlattığı Bolu’yu…

Lefter’in ilkokul diplomasının Bolu olduğunu, Yılmaz Güneyin Bolu’da meyhanede kafa çektiğini, Neyzenin Bolu yıllarını, Altan Öymen’in annesinin Bolulu olduğunu, Nazım’ın öğretmenlik anılarını, Beşiktaş’ta top oynamış eski başkan Muzaffere Işın’ı, ayaklarından tavana asılı şekilde sakal tıraşı yaparak Türkiye gündemine oturan berberi kaç kitap okuyarak öğrenebilirsiniz?

Ya o meşhur lakaplar, dömbelek Şükrü, Cavlak Hakkı, Dombay Ahmet, tik Kemal, kadife Kemal, Bıdık Mustafa, Hacı beşpara Hakkı, ciba dayı, of of Kamil… Sadece lakap mı? Ya onların hikâyeleri!

Bolu’ya yolcu uçağının zorunlu iniş yaptığını, ilk akrobasi bayan pilotunun Bolulu olduğunu biliyor muydunuz?

Ne zaman modum düşük olsa bana terapi gibi gelir, okuyup okuyup o günleri o Bolu’yu hayal etmeye çalışırım, o samimi temiz insanların hikayelerinde bulurum kendimi… Teşekkürler Erdoğan ağabey…

Diğer yazarımız Esra Hanım, düşük modda yerel basınımızı gezerken ilaç gibi geldi, Öz değer kaybından öz benlikten bahsetmiş “Eğer sizin kendinize saygınız yoksa kendi gözünüzde siz var olamamışsanız eğer; mutlu olmanızın imkânı yok. Mevki sahibi de olsanız asık suratlı, hayattan bıkmış ve mutsuz olmaya mahkûmsunuz.” Demiş ve ilave etmiş

“Ayıp olmasın diye gittiğiniz her davette, cevap vermediğiniz her hadsizlikte, sustuğunuz her haksızlıkta, kabullendiğiniz her saygısızlıkta, katlandığınız her zorbalıkta kendinize ayıp ettiğinizi unutmayın. Herkesle aranız bozulabilir bu hayatta, yeter ki kendinizle aranız iyi olsun. Çünkü sizden bir tane daha yok”

Çok doğru, sizden bir tane daha yok ve yaşadığımız zamandan da. Kendinizi ihmal etmeyin dostlar, onlar ihmal etmediği için bugün Erdoğan ağabeyin satırlarındalar…

Hasan Perçin

[email protected]