Ülkemizin İnsanlı uzay projesi kapsamında görev alan İlk Türk astronotumuzun 19 günlük büyüleyici uzay serüvenini 81 ili kapsan ziyaretinin ilki olan şehrimizin üniversitesinde yoğun bir katılımla dinledik.
Çocukken kuruduğu göklerde olma hayalini Askeri pilot olarak jet uçakları kullanıp gerçekleştiren Alper Gezeravcı, atmosferden sonrasının hayalini bile kuramadığını, kurulamadığını işte bu yüzden Türkiye Uzay Ajansının ilk astronot için belirlediği kriterlerin hepsini karşılamasına rağmen 3 hafta düşünüp araştırıp inceleyip ancak başvurabilmiş.
Süreç boyunca en ufak korku taşımadığını çünkü üstlendiği misyondan dolayı buna vakit olmadığını, projenin başarısız olma ihtimalinin yüksek olmasına rağmen uzayda Türk bayrağı dalgalandıracak olmanın, ülkesine ve özellikle gençlerine bu öz güvenini kazandıracak olmanın büyük bir adım olduğunu, nasıl ki bir çocuğun ilk adımı anne babası için çok özel ve önemliyse Ülkemiz için bu adımın aynısı olduğunu söyledi.
193 üyesi olan birleşmiş milletler içerisinde insanlı uzaya çıkan 22. Ülke ve ırkımızın ilk temsilcisiymişiz. Bizler uzaya çıkmayı öğrenip, bilim insanlarımızın verdiği deneyleri yaparken, birileri de bizim ırkımızın uzayda ve sonrasında vereceği tepkimeleri gözlemlemiş.
Öyle ki iniş kapsülü denizden alındıktan sonra içindekiler iki kişinin yardımı ile oturur pozisyonda kucaklanıp çıkarılırken Gezeravcı müsaade isteyip kendi yürüyerek kapsülden çıkmış. Defalarca kapsülden astronot çıkartan yetkili bi an senin uzaya gitmediğini düşündüm demiş. Giderken cam kenarını kaparak gösterdiği Türklüğünü dönüşte de sergilemiş Alper astronot.
Birbirine bağlı 10 uzay hedefinden ilkini gerçekleştiren Uzay ajansımız ikinci hedef olarak Ay’ı gözüne kestirip sert iniş gerçekleştirmek istiyor, çünkü
Mars’a hayat kumayı insanoğlu kafasına koymuş, bir şekilde oraya gidilecek yerleşilecek, fakat mesafe şimdilik çok uzak, atmosferi aşmak zor zahmetli ve aşırı riskli. Her defasında bu riski almak yerine aya istasyon kurarak lojistik desteği buradan sağlamayı düşünüyorlar. Mars’dan önce Ay geliyor yani.
Yaptığı deneylerden biri Muş üniversitesi uzmanlarının kendine verdiği propolis. Propolisin temizleyici hijyen ortamı oluşturduğunu keşfeden uzmanlar Gezeravcı’dan uzayda deneyimlemesini istemişler. Dünya dışında çoğu ihtiyacın kimyasallarla karışlanacağı düşünüldüğünde deney sonuç verirse patenti teknolojisi bizde olacak.  
Bu neden mi önemli?
Şuan uzayın 600 milyar dolarlık bir eko sistemi var, gelecek 30 yıl içerisinde bunun 1,6 milyar dolara çıkacağı düşünüyor, bu nedenle uzay konusunda bana ne ya da bizim işimiz mi deme lüksümüz yok. Çok büyük ekonomik yansımaları olacak. İşte tüm bu gayretler İlk dünyanın teknoloji ve üretim trenini kaçıran ülkemizin ikinci dünyayı kaçırmaması için…
13 özgün deneyi kendisinden isteyen uzmanlara 420 km yukarıda 28 bin km hızla dünya etrafında dönen uzay istasyonunda yaparak teslim etmiş.
Bunlardan bir diğeri yine Aya inebilmek için tasarladığımız roketimize düşünülen yakıt sitemi C-metal üzerine çalışmaları olmuş.
Komple risk içeren uzay yolculuğunun en tehlikeli anı ise iletişimin kesildiği, yerdekilerin iki elini birleştirip beklediği, atmosferin 7 dakika süren 50’ci ve çıkılacak olan 100’üncü Kilometreler arasıymış. İçinde bulundukları kapsül o arada 2 bin ila 3 bin derece sıcaklığı gördüğünden hiçbir şekilde irtibat sağlanamıyor, dışarıdan müdahale edilemiyor. Hep sordukları karadeliği bu şekilde tarif ediyor Gezeravcı.
Son olarak denemekten ve başarısızlıktan korkmayalım dedi, bugünün başarısızlığı yarının başarısı olacaktır. Kendisini uzaya taşıyan Space-X teknolojisini bu şekilde geliştirildiğini söyledi.