Tüüüü sana ayı!
Bir bakıyorsun; aynı İzzet Baysal Caddesi…
“Bir eksik var.” diye düşünürken Suriyeli ve Iraklı mültecileri görüyorsun,
Ve
“Aha şimdi tamam' diyorsun.
Kafa dinlemeye geldik ya; ne mümkün!
‘Bismillah' der demez kafayı yemeye başlıyorsun.
Belediyemiz bir katkı daha sağlamış ve doğal âleme hayvanları bırakmış
Bak bak!
Bir masaya oturmuşlar, diğerine yiyeceklerini koymuşlar,
Üçüncüsünü de vestiyer olarak kullanıyorlar.
İşte bunlar kurnaz tilkiler,
Şu ağacın altına sığınanlar var ya
Onlarda üç masayı zapt eden tilkilere karşı seslerini çıkarmayan ve hak arayacaklarına bu haksızlığa razı gelip, sessizce yayılan koyunlar…
Tilkilerin yanlarına gelenleri gördünüz mü?
Onlarda Kurt!
Çatır çatır haklarını alıyorlar, diğerlerinin de haklarını savunuyorlar, doğayı katledenlere karşı duruyorlar.
Ama yalnız kalıyorlar.
Bu arada, olaylar gelişirken trene bakar gibi bakanlar öküzler
Bir kenarda da artanlardan ziftlenmek isteyen, arada sırada acayip acayip sesler çıkaran çakallar da geziniyorlar.
İnanmazsınız ama banklara tünemiş rengarenk papağanlar bile var,
Gezerken bile çekirdek çıtlatıyorlar, kabuklarını yerlere atıyorlar.
Arada bir de insanca laflar çıkartıyorlar.
İnsan gibi insanları bir köşeye ayırıyorum ama insan kılığında dolaşan bu tipler; yiyor atıyor, içiyor fırlatıyor.
Her yeri sahipleniyor.
O güzelim gölün içinde pislikler yüzüyor.
Şişe, kutu, kâğıt mendil, izmarit ne ararsan var. Ağaçların diplerine atmışlar, tepelerin ardına yuvarlamışlar.
Atmışlarda atmışlar,
Oraya bak çöp, buraya bak çöp…
Ve bunu Ne yazık ki Müslüman olduğunu iddia eden, “Temizlik imandandır.” Hadisi şerifini yeri geldi mi okuyan, ama uygulamayan insanlar yapıyor.
Cahiller pislemeye, belediye işçileri ise temizlemeye yetişemiyor,
Garipler bir şey de söyleyemiyor,
Harıl harıl temizliyor.
Otopark densizliği, çevre ve ses kirliliği ne istersen var
Hoca ayı görmedin mi ayı?
Gördüm; onlarda mangallarını belediyemizin yaptığı kütükten oturma gruplarının üzerinde yapıyor, masanın üstünü yakıyorlardı.
Ama baş ayıyı göremedim, giderken ona da,
“Ayı! Arabanı çıkış yolumun üzerine park ederek benim vasıtamı hapsetmişsin. Yaklaşık bir saat seni aradık, duyuru yaptık ama hiç ses etmedin. Senin arabanı ise orada bulunan görevliler sayesinde kenara taşıdık ve kendi arabamızı zor zahmet çıkarttık. Tüü sana! Diyerek sileceklerinin arasına bir mesaj bıraktık.
Onu bunu bilmem, ukalalıkta etmek istemem ama daha önce de ifade ettik, gene ediyorum,
Lütfen bu önemli mesire yerlerine geniş geniş yollar yapmayın,
Daha da ileri gidiyorum, yapılan yolları da bozun.
Bozun ki;
Seven gelsin, sevdiğinin üzerine titreyen, onu korumasını bilen gelsin,
Buralara Fahriye Abla ya bakar gibi bakan şehvet yüklü düşünceler ile değil
Şirin'ine kavuşmak için her türlü meşakkati göze alan, Ferhat gibi düşünenler gelsin.
Olmuyor mu?
Olmuyorsa bu doğa katillerine anında para cezası şart!
Yoksa
Anlayışsız, eğitimsiz, sevgisiz cahil ve kaba, insanların yüzünden Gölcük kısa süre sonra aramızdan ayrılacak.