Tül-i Emel, kelimesi ilk insan Âdem Aleyhisselam ile birlikte kullanılan bir kelimedir.
Tanım olarak Tûl-i emel, zevk ve safâ sürmek için, çok yaşamağı istemektir.
…
Bedeni hastalıklar olduğu gibi, insanoğlunda manevi kalp hastalıkları da vardır. Bu manevi hastalıklar ve tedavi yolları da, kalp ilimlerinin sahiplerince, çareleri ve tedavi yolları, günümüzde hakiki kitaplarda yazılmıştır.
***
İnsan kalbinin birçok manevi hastalıkları var olduğunu bu yolun kıymetli büyükleri bildirdi. Bu hastalıklardan bazıları şunlar:
Haset, kibir, hıyanet, mal mevki hırsı, riya, cehalet, küfr, âlimlere düşmanlık, mala muhabbet, nifak, fitne, gıybet etmek, Sui zan, Tül-i emel vs vs vs …
Bu manevi kalp hastalıkların 60 adet olduğunu ehlisünnet âlimleri kitaplarında bildirmektedir.
…
Bunlardan bu gün, yazımıza konu olan tül-i emel’dir. Tül-i emel, zevk ve safa sürmek için çok yaşamayı istemektir. Tül-i emel sahipleri ibadetleri yapmazlar. Tövbe etmezler. Kalpleri katı olur. Ölümü hatırlamazlar. Nasihatlerden ibret almazlar. Zalimdirler.
Tül-i emel sahibi dünya malına ve mevkiine kavuşmak için ömrünü harcar, Ahireti unutur. Yalnız zevk ve sefasını düşünür.
…
Okuduğumuz kıymetli ve hakiki kitaplardan öğrendiğimize göre “tül-i emelin sebepleri, ölümü unutmak, gençliğine ve sıhhatine aldanmaktır. Tül-i emel hastalığından kurtulmak için bu sebeplerin etkilerinden kurtulmak ve ölümün her an geleceğini unutmamalıdır.
***
Depremler, savaşlar, afetler,
Şimdilerde dünyayı kasıp kavuran korona virüsü
kazalar, savaşlar, katliamlar,
Bir taraftan insanları öğütüyor.
Farkında mıyız bilemem ama ölüm,
Hatırı sayılır miktarlarda insanı yutuyor.
Sayılar istatiksel bir değere dönüştüğünden, nefslerin ahmaklığı, dünya hırsları gibi nedenlerle, ders alamadan, felaketler ve kayıplar çok çabuk unutuluyor.
Sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi bir ruh haletine bürünüyoruz.
Ölüm sonrası ne olduğunu da merak etmiyoruz.
O konuda ilk insandan beri, aynı şeyler oluyor ve ruhlarımız asıl sahibin yanına gidiyor. Kabir hayatını ve sonrasında ahiret hayatı gerçeklerinden tam haberimiz de yok sayılır.
Bunu hep doğru söyleyici, iki cihanın serveri peygamber efendimiz özenle insanlığa bildirdiği için, gönül rahatlığıyla bizler de ifade ediyoruz.
***
Geçenlerde bizleri düşündüren kısa bir video izledim.
Şu an vefat etmiş, güler yüzlü, tatlı dilli bir büyüğümüz diyor ki:
“Melekler bize şaşar efendim,
Bizler çok uzun yıllara dayalı planlar yapıyoruz,
Melekler levhi mahfuzu gördükleri için,
Bakarlar, bakarlar..
Ah zavallı kul derler,
Adım adım ölümüne yaklaşıyorsun,
Fakat senin Tül-i emelin o kadar yüksek ki,
…
Allahüteala yardımcın olsun”
***
Uzun ömürlü olmayı insanlığa, ailesine, devletine, milletine, hizmet için isteyen,
Bunun gereklerini öğrenenler (ilim) sahipleridirler.
Öğrendiklerini halk için, ailesi ve ulvi değerleri uyguluyorsa (amel) mükemmeldir.
Mükemmel olabilmesi için se,
Bu yaptıklarını sırf Allahuteala’nım rızası için uygulayabiliyorsa(ihlas ), o zaman kıymetlidir, işte o zaman ameller hedefe varmıştır.
Bir kişide her işinde mutlaka olması gereken şart, ilim, amel ve ihlas tır. Biri olmadığı zaman, yapılanların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Yapılanlar sadece dünyalıktır.
Makbul olan da zaten bizden, yaşama sebebi olarak istenen ilim, amel ve ihlas lı işlerdir.
Bu üç değeri bir arada yaşatan ve yaşayan kişi, ne kadar yaşarsa yaşasın,
Tül-i emel sahibi değildir.
***
Büyük Alim İmam-ı Rabbani (1563-1623) Elfi sani efendimizin Mektubat isimli muhteşem eserinin 89. Mektubundaki bir bölümünde buyuruyor ki: “
…
“Hak teâlâ, hepimizi İslamiyet’in doğru caddesinde bulundursun “alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehıyye”! Enbiya sûresi otuz beşinci ve Ankebût sûresi elli yedinci ayetlerinde mealen, (Her canlı, ölümün tadını tadacakdır!) buyuruldu. Bunun için, her insan ölecektir. Ölümden kurtuluş yokdur. Hadîs-i şerîfde, (Ömrü uzun, ibadetleri de çok olana müjdeler olsun!) buyuruldu.
Dostu dosta ölümle kavuşturuyorlar. Bunun için, Allahü Teâlâ’nın âşıkları, ölümü düşünerek teselli buluyor, üzüntüleri azalıyor” denilmektedir.
***
Şunu da unutmamalıdır:
İnsanların en iyisi de, ömrü uzun ve ameli güzel olan kimsedir. Ameli güzel derken, ibadetlerini yapan, ailesine, komşularına, devletine, milletine, bayrağına hizmet etme emeli olan kişiye de tül-i emel sahibi denmez.
Çok yaşamayı değil, sıhhat ve afiyetle yaşamayı istemelidir.
***
Hayatlar, bir rüya, ömürler bir film gibi sanki.
Yazılı bir senaryonun tekrarı olmayacak oyuncularıyız.
Bizden öncekiler, oyunlarını oynayıp geçip gittiler...
Bu gün sahnedeyiz.
Gönüller sultanı Yunus Emre’de, uyarmış bizi ta eskilerden:
Demiş ki:
"Mal sahibi, mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi?/Mal da yalan, mülk de yalan/Var biraz da sen oyalan..."
Fuat Bayramoğlu - 12/04/2020-Bolu