Şiirin Babası…
“Bahçelerde patlıcan,
Bu ne biçim merdiven.
Ben gidiyorum Mersin'e,
Yaşasın 19 Mayıs.”
Bu ne?
Şiir!
Ben yazdım.
“Bu ne biçim şiir?” derseniz;”Haklısınız” derim.
Ama Bolu Belediyesinin düzenlemiş olduğu,”İpek Yolu Şairler Buluşması”nın adı, ORGANİZASYON oluyorsa; Benim yazdığım da şiirin babasıdır derim.
Bu konu ile ilgili yazmayacaktım ama basında çıkan”… TÜRKSOY, Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği'nin organizasyonunda, Türk Dünyası Belediyeler Birliği ve Bolu Belediyesi'nin katkılarıyla İpek yolu Şairleri Necip Fazıl Kültür Merkezi'nde şiir gecesi düzenledi. Geceye, Bolu Vali Yardımcısı Ömer Eru, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, İl Sağlık Müdürü Mahmut Arık, Türk Ocakları Bolu Şube Başkanı Hüseyin İka ve ÇOK SAYIDA VATANDAŞ katıldı…” haberini ve süslü açıklamaları görünce, üzmek pahasına da olsa yaz” dedim kendi kendime.
Basından takip ettik, erkenden de Necip Fazıl Kültür Merkezine gittik.
Gittik ki, iyi bir yer bulalım ve Türk Dünyasının Şairlerini gönlümüzde yaşayalım.
“…Benim vatanımın sınırları Edirne de başlayıp Kars'ta bitmez!
Hazarımın hürriyet, hürriyet diye çırpındığı kıyılardan başlar,
Taa Viyana kapılarında biter.
Ağlama ey gözleri bulutlu yar
Kur, Aras coştukça,
Tuna, Volga taştıkça
Benim türkülerim söylenecek,
Benim şiirlerim okunacak.
Hazar çalkalandıkça
Benim ay-yıldızlı bayrağım dalgalanacak.
……
Bu şarkılar, türküler
Türkü söyler türküler
Yaşar kalpte ülküler…”
Hazarımın hürriyet, hürriyet diye çırpındığı kıyılardan başlar,
Taa Viyana kapılarında biter.
Ağlama ey gözleri bulutlu yar
Kur, Aras coştukça,
Tuna, Volga taştıkça
Benim türkülerim söylenecek,
Benim şiirlerim okunacak.
Hazar çalkalandıkça
Benim ay-yıldızlı bayrağım dalgalanacak.
……
Bu şarkılar, türküler
Türkü söyler türküler
Yaşar kalpte ülküler…”
diyerek devam eden,”Şeyh Şamil” şiirinden esinlenelim, Dedem Korkutla toy toylayalım, soy soylayalım.
Bütünleşelim, helalleşelim, dertleşelim, Çin Seddini aşalım Kür-şad ve 40 yiğidi ile kucaklaşalım.
Dün ayrı düştüğümüz soydaşlarımızla bugün,“SEN, BEN, O YOK, BİZ VARIZ.”diyerek, köklü geçmişimizden, güçlü geleceğimize doğru koşalım.
Altaylara, Tanrı Dağlarına gidelim,
“…Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?...”diyen Necip Fazıl Üstadı, yad edelim.
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?...”diyen Necip Fazıl Üstadı, yad edelim.
İstedik ki; Kırım Tatarı İsmail Gaspıralı Beyefendinin,”Dilde, Fikirde, İşte Birlik” sözünü hatırlayalım.
"Can ağalar, sizge dua amanat"şiirinin yazarı Kazak Milli Şairi, Abay Kunanbayoğlu'nu analım.
Bahtiyar Vahapzade ile Azerbaycan'a varalım.
Kırgızistan'ı, Özbekistan'ı, Başkurdistan'ı,
Gagavuz'u, Kerkük'ü, Kosova'yı,
Yakut'u Altay'ı,
Şairlerimizin gönlünce, gördüğümüzce yaşayalım.
İstedik de…
Görsellik yoktu, organizasyon bozuktu.
Ayıp pek çoktu.
Programın içi de boştu.
Aynı soydan gelen insanların İpek Yolu Şairleri Buluşmasında salonda kimseler yoktu.
Bu programa şiir konusunda, Dış Türkler konusunda hassas olan yerlere davetiye gönderildi mi gönderilmedi mi onu da bilemem.