Ne bu ya!

Göl bile değil, adı üstünde Gölcük.

Ne yapılıyor?

Bir kaşık suda fırtına kopartılıyor, imzalar toplanıyor, yazılar yazılıyor, yok yürüyüş yapalım, engelleyelim filan deniliyor.

Ne o ya!

Gölcük dediğin ne ki?

Bataklıktan bozma bir göl, içinde birkaç tane olsa da olsa da olur, olmasa da olur balık, biraz nilüfer, etrafında ağaçlar.

Ya bunlar olsa ne, olmasa ne?

Bilen bilir de bilmeyen tabiat harikası bir yer sanır.

***

Bu medeniyetten uzak kafalar dar düşünüyorlar dar, gelişmemizin önündeki en büyük engelde zaten bu kafalar.

Yok, ‘Dokunan cayır cayır yanarmış' ta, yok ‘Gölcük; Trabzon Uzun Göl gibi olmamalıymış' da…

Ne var Uzun Göl'de?

İnekler bakıp bakıp, mandalar yatıp yatıp su içiyorlardı, kenarlarına yapıyorlardı.

Adamlar ne yapmışlar?

Göle anlam katmışlar, çeşit çeşit binalar dikmişler.

Aynısı olsa kötü mü?

***

Hatırlıyorum da Gölcük'te misk sümbülü, kardelen, mavi çiçekli çiğdem, sarı orman papatyası gibi çiçekler vardı.

Kekiğin menekşe renkli çiçeklerinden yayılan kokusunu duyardık.

Papatyanın çiçeklerini birleştirerek taç yapar,” seviyor sevmiyor.” diyerek fala bakar,

Eğrelti otunun arasına gizlenmiş dağ çileğinin, dikenli böğürtlenin, kuş yemişinin tadına bakardık.

Göl üzerinde bir çalının üzerine çıkmış kurbağalar serenat yaparken, ağaçların dallarında kuşların şakımasını dinler, ormanın derinliklerinden gelen saksağanın sesi ile ürperirdik.

Sincapların daldan dala atlamalarını, tavşanların ağaçlar arasından korku dolu bakışlarını gözlerdik.

Şimdi hiç biri yok.

Olmayınca ne oldu?

Bir yerimiz mi eksildi, ne kaybettik ki?

Yine dolaşıyor, yine geziyoruz.

***

Yani demem o ki

Ben yapılacak olan bu ihaleye katılacak olanları da, alıp buralara bina yapacak olanları da kayıtsız şartsız destekliyorum.

Yalnız bir ricam var.

Trabzon Uzun Gölde yapılmayanı yapalım, onlar gölün etrafındaki bakir alanları binalar ile doldurmuşlar.

Biz ne yapalım?

Tersini!

Ağaçlar kesilecek diyerek, bu projeye karşı çıkan kafalara inat yapılması düşünülen 25 adet bungalovu gölün tam ortasına yapalım.

Daha anlamlı olur.

Ha bu arada Camiyi de unutmayalım.

***

Şaka bir yana…

Gölcük'e son model arabası ile gelen ve pirzola yiyen zenginde, dolmuşla gelip ekmek arasında peynir yiyen fakirde aynı şekilde görür Gölcük'ün güzelliğini.

Yani…

Yani si şu!

Gölcük'e dokunmayalım.

Çünkü şu hali ile bile insan kalabalığını kaldıramıyor.

***

Gölcük için 12.04 2014 tarihinde yazmış olduğum yazı da;

‘ ABANT, GÖLCÜK, YEDİGÖLLER gibi güzelliklere kavuşmak isteyenlerin;

Yolu zahmetli olmalı, yorulmalı, aramalı, dolaşmalı,

Buralara; manikür, pedikür, makyaj yapılmamalı, takma kirpik, peruk takılmamalı,

Buralar, her daim doğal ve bakir kalmalı.' Demişiz.

Fikrim aynı…

16.12.2017

Muharrem Demirel