50 yıl önce Türkiye’nin kucağında çok okuyan gençlik; ülke meseleleri için kafa yoruyordu, bu gençliğin ülkeyi yücelteceğini anlayan emperyalist üst akıl gençleri birbirine kırdırdı. Sağ ve sol gençlik olarak birbirinden kopardı. Başlangıçta ölen gençler, sağ ve sol; öldüren mermiler aynı silahtan çıktığı balistik araştırmalar sonucu ortaya konuldu. Türkiye’nin gelecek bir 30 yılı heba oldu, çok değerli canlar genç yaşlarda yok oldu, eğitim felç oldu, 6 aylık eğitimlerle hızlandırılmış müfredatlarda öğretmenler yetiştirildi.
Türkiye’nin bir otuz yılı da FETÖ ile yok edildi. Türkiye halen terörle mücadele ediyor. Bu mücadelede çok değerli canlar yok olduğu gibi, trilyon dolarlar bu mücadele için harcanırken ülke ekonomisine çelme takıyor.
Aynı zamanda kamudaki israf bütün bu ülke için bir kambur.
Bu olumsuzluklar; ülkenin geleceğini parlatacak, çocuklarını yetiştirerek topluma kaliteli insan bırakacak aileye yansıyor. Aileler geçim derdiyle uğraşırken çocuklarıyla ilgilenemiyor.
TÜRKİYEDE AİLEYİ RAHATLATMALIYIZ..
Yılda 365 gün var, bu da 8760 saate denk gelir. Bu 8670 saatinin 4000 saatini uykuya çıkaralım geriye 4000 bin saat kalır. Bu 4000 saatin 1000 saatini dünyada standart olarak okullar kullanır, geriye kalan 3000 saat aktif olarak aileye ait. Aile kaliteli bir çocuk yetiştirerek eğitim fabrikasına yerleştirip eğitim fabrikası olan okullarla birlikte kafa yorarak topluma kaliteli bir çocuk, kaliteli bir genç bırakmak zorundadır.
Bu ne demek oluyor, ülkemizde ihtiyaçlı aileler projelerle ilk etapta; köylerde, mahallelerde muhtarlıklarla tespit edilip, belediyelerle, valiliklerle devletin sosyal fonlarıyla, halkın zekatı da birleştirilerek aileleri rahatlatılabiliriz.
Bu da geleceğimizi teminat altına alacak çocuklarımıza ve gençliğimize yansıyacaktır.
Bu günkü; hırsızlıklar, kadın cinayetleri, çöp sorunları, sokak hayvan sorunları, insanların mutluluğunu dumura uğratan birçok olumsuzlukları nasıl ortadan kaldıracağız?
HEPİMİZ AYNI GEMİNİN İÇİNDEYİZ…
Emekli öğretmen
Şükrü Karataş
27 Mayıs 2024