Eski Taşhan!..
Mülk sahipleri 40'a yakın ama %80'i Kutucuoğlu Ailesi'ne ait olan bu binanın satıldığı ve el değiştirdiği yönünde haberler geliyor. İçine uzun zamandan beri girmemiştim; halen bakımlı ve güzel. Dış taşlarda belki sıkıntı var ama yapılamaz da değil. İşyeri olarak ta, pekâlâ hayata geçirilebilir. İnşallah burası da, hayata geçtiğinde Bolu'muz geçte olsa yol almaya devam edecektir. Hem tarihi binasını korumuş, hem de yaşatmış olarak...
----------------------------------------------
İçme sularımız ne kadar sağlıklı ve temiz!...
Bir firma; arıtma ve içme sularımız hakkında bir evde bilgi veriyor. Elektrot uçlarını, numune alınan kökez ve içme şebeke suyuna koyuyor. Su renk değiştiriyor. Gözler inanamıyor. -Bizim içtiğimiz su bu olamaz- diye isyankar oluyorum; - Allah'tan kanser olmamışız, enfeksiyon kapmamışız dercesine- ama bu gerçeği de, sizlere yazmadan edemiyorum. Bir açıklama yapın, deyin ki; bu sular böyle değil. İçme sularımız kaynak sularından bile tertemiz. Buyurun alan sizin. Açıklama! Hem de çok acil. İnsana saygı ve sağlık adına!
-----------------------------------------------------
Bolumuza dair hizmete devam...!!!
Bolu tarihi; yazan Mehmet Zekai Konrapa. Teşvikiye'de oturan kızı Aysel Konrapa. Aileye ait tüm kütüphaneyi satın alan Fikri Albay. Bodrum'a yerleşen Aysel Konrapa, her ne kadar Bolu tarihini, Bolu Belediyesi hizmet anlamında bastırmak istediğinde kapris yapsa da, bundan 17 sene önce 4000 Liraya satılan ve taşınırken yüklükte kalan tüm yazılı, basılı, notlarıyla, her şeyiyle Mehmet Zekai Konrapa. İstanbul'a; sırf bu yüzden gittim ve nihai sona da yaklaşmış bulunmaktayım. Bir diğer konu Köroğlu. Salı günü, Bursa dönüşü ilgili kişiden bunları da, Bolumuza kazandırmış bulunmaktan onur duyacağım. Kent müzesi konusunda da, İş Bankası Müzesi Eminönü'ndeki Burçak Hanım'dan destek alacağım. Milli Mücadele yıllarına ait çok önemli bir fotoğrafın iznini almak için uğraşı veriyorum. Ephist Müzayede Evi'nden önemli bir belgenin kaporasını verdim. İmkanım yoktu almaya. Şehre yakışan, profesyonel bir yaşayan müzeyi kuracağız. İçinde aşçılık müzesi ile iğne oyaları-el sanatları imalat örneklerine kadar olacak, sulandırılmamış bir müze konsepti. Bu konuda da, fikir alışverişlerim oldu. Örneğin Bolumuza ait 2 tane mangır var bilmediğimiz. Kataloglara girmiş. Çok eksiklerimiz olduğunun farkına vardım. Her ne kadar ellerindekileri çok kıymetli zanneden, bazı arkadaşlarımız bulunsa da, ben şahsım adına bunları acemi bir koleksiyonculuk olduğunu düşünmekteyim. Bolu, çok önemli bir şehir aslında. Yok edilen bir tarih, tarihine sahip çıkmayan gamsız duyarsız Bolu halkı. Bu kadar mı olur katledilişlere seyirci olmak? Ne diyelim iyi seyirler!