Bu şehir Bolu bize ne verdi-biz ne aldık
Çok eskilere gitmeyeceğim. Çamlar ve göller bölgesi bir Bolu'muzla, hep övüne gelmişiz. Bir doğa harikamız var ki, bilmeyeni yok, belki bir Safranbolu değiliz ama Mudurnu-Göynük hattı; hem inanç turizmiyle, hem de eski evleriyle mükemmel bir tarihi geçmişin izlerini taşımakta. Kayak için Kartalkayamız var, türbelerimiz var, patates ve buğday kısacası tarım var. Ormana bağlı bir sanayii, özel teşebbüsün fabrikaları ve çimento fabrikamız var, bunun yanı sıra, nema lazımcı duyarsız bir Bolu'da paralel gelişmekte ne yazık ki buna idarecilerde sahip çıkmakta, üzüldüğüm nokta bu. Ormanlık araziler, dağlar çimento hammaddesi için, ağaçlar, çamlar indirilmekte, arazimiz çıplaklaşmakta, şehrimiz betonlaşmaktadır. Beton dökülmüş her mimari binada, estetikten yoksun ve çirkinlik arz etmekte, bu şehre karşı görev addetmiş kişi ve kuruluşlarda, siyasi gelişmelerden nasibini aldıklarından olsa gerek, seyretmektedirler. Gaziantep şehrinin başarılarını incelerken, bu şehre karşı girişimleri, çocuk parklarında hoparlörle masal anlatımı, tescilli yemekleri, çeşitlerini okuyunca hüznün yerini, anlamsızlık almaya başladı. Bu şehir bize çok şeyler verdi. Temiz bakir doğayı, ayaklarımızın altına bir halı gibi serdi, nakış işler gibi bakakaldık, seyrettik. Vizyonu olmayan idarecilerden çektik, çekmeye de devam ediyoruz. Bir toz bulutu, işyerlerini, araçları kaplarken, sonrası gazeller okumanın kimseye bir getirisi yoktur. Siz istediğiniz kadar temizleseniz de, programlı çalışan örnek hayırların efendisi bir İzzet Baysal'ı bile, örmek alamamışız. Gereksiz insanların gereksiz sataşmaların ve gereksiz hülyaların peşine düşmüşüz. Bu şehre karşı sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin vebali çok ağır. Zenginlerimize de, baktığımda sosyalleşemediklerini görmekteyim, paylaşma duyuları gelişmemiş, aşamamışız, şehir yabancılaşmakta, göç almakta, gelişme planlı değil, şehri betonlaştırmanın anlamı yok, şehir merkezine de, her ne hikmetse çam ağaçları dikilmemekte. Mülk ve gayrimenkul sahipleri, halden anlamamakta, fahiş kiralar acımasız. Esnafın işyerleri sürekli olarak el değiştirmekte, yap-boz mübarek puzle. Çoğu ilimizde sinema-tiyatro-etkinlikler yok, bizde var ama katılım arzu edilen seviyede değil. Paylaşmasını bilsek, bu şehri kimse tutamayacak. İrade zayıf. Köroğlu tüfek icat oldu mertlik bozuldu dedi, bense siyasetin bozduğunu hep vurguladım. Geçenlerde 1 resmi daireye,1 şahsın eşini, oğlunu yerleştirmesini dinledim. Değişen bir şey olmamış. Lafa geldi mi işçi alımı yok, klasik yalanlar. Yan sanayii can çekişiyor, ağlayanı çok, rehabilite edeni yok, organize mevcut haliyle daraldı. Heyecanı yakalayamadı, üretim rutin çerçevede, değişim olurken, değerlerimizi de kaybetmekteyiz. Düzen yok, şehir içerisinde hurdacı olmayacak dendi, halen ilkel görüntü şehrin merkezinde devam etmekte. Şiddete maruz kalanlar için bir sığınma evini 2 yıldır yazmaktan bıktım. Hayırlarla uğraşanlar 1 huzurevini yapamadılar, hep engel çıkarttılar çıkartmaya da devam ediyorlar ne yazık ki. Özne Bolu'da Bolu nerde. Sizlerin kafa yapınız model olamaz.2. derece sitler,3.derecede.bu didişmelerden kaybeden taraf hep bolu olacak. Bolu bize ne verdi, biz şehre karşı sorumlular dahil ne verebildik ve ne aldık. Sorun kendinize, yüreğiniz, kalbiniz vicdanınız rahatsa...!!!!