Tatilinizi 5 yıldızlı otellerin konforunda, üç öğün açık büfede istediğiniz kadar yiyip içerek, sur gibi çevrelenmiş onlarca dönüm alanında güvenle, kendi plajından, yeşil sahalarından, spa'sından, havuzundan, aqua parkından faydalanıp yapabilirsiniz.
Tüm bunları erken rezervasyon avantajı ile çok uyguna fiyata kapatıp kredi kartına taksitle rahatça da ödeyebilirsiniz…
Fakat bana göre değil, biz tatilimizi tek noktada sabit kalarak değil ülkemizin Ege ve Akdeniz şeridinde belirlediğimiz güzergâhta kâh otelde kâh kamping alanlarında çadırımızı kurarak yani gezerek yapıyoruz.
Bu sene Muğla'nın Datça yarımadasındaydık, gitmeden aylar önce eşimle gezilip görülecek yerlerini çalışmaya başladık, bir yandan da Datça belediyesinin twitter hesabını takibe arak bilgiler edinmeye çalıştık.
Orada fark ettik ki belediye twitter hesabında çok aktif, geleceklere yönlendirme yapıyor, büklerini tanıtıyor, sorulara hemen cevap veriyor.
Eşim Datça'da nereleri görebileceğimizi sorduğunda her yeri ayrı güzel gönlünüzce gezip eğlenin” diye cevap aldık.
Palamut bükü plajının kirliliğinden yakınıp topladığımız izmarit vs çöpleri söylediğimiz de bizden isimlerimizi rica ettiler.
Yazdık, ardından isimlerimizin yer aldığı çerçevelenmiş Datça hemşerilik” belgesi görseli takdim ettiler, ilgi ve alakaları çok hoşumuza gitti.
31 Mart seçimlerinden sonra el değiştiren Bolu belediyemiz Yılmaz döneminin ağır bürokratik havasını dağıtacak sosyal medya hesaplarına yüklenmeye başladı.
Günlük Tanju Özcan imzalı, Bolumuzun doğal güzelliklerinden bir görselin yer aldığı, üzerinde hava durumu ve nöbetçi eczaneler yazılan paylaşım yapılıyor.
Paylaşıma sadece ben değil başkalarının da ısrarla sormasına rağmen görselin neresi olduğunu eklemiyorlar, dahası trollerin hakaretlerine fişlemelerine maruz kaldığımız halde tek satır laf etmiyorlar.
Tanıtımda sosyal medyanın etkisi geleneksel medyayı geçmiş durumda, herkesin elinde akıllı telefon, gidip gezeceği yeri önceden tanımaya çalışırken belediyemizin sosyal medya hesaplarını daha aktif ve vizyonu geniş kişilere emanet edilmeli.
Yıllık 50 milyon kişinin Ankara-İstanbul arası otobanımızdan geçtiği açıklandı, sosyal medya da yapılacak gerekirse sponsorlu paylaşımların şehir turizmine ne derece katkı sağlayacağı aşikâr. Özellikle Abant Yedigöller Kartalkaya gibi doğal güzelliklerimiz Bolu'dan bağımsız adlandırılırken…
Ve daha önemlisi merkeze çekebilecek projelere yoğunlaşılması gerekiyor, tarihi Bolu adası projesi bence stadyumdan daha öncelikli olmalıdır.
Rasim Özdemir'e öneri…
Sevgili Rasim kardeşim, içimizden biri olarak belediye başkan yardımcılığı görevine sevindik, Bolu'da özellikle Karadere Caddesinde ve diğer caddelerde dönel kavşak ve kaldırım çalışmalarınızı beğeni ile takip ediyoruz… Kaldırım bordür taşlarının asfalt rengine benzemesinden dolayı fark edilmesi zor oluyor, hem Türk bayrağımızın hem Bolusporumuzun renkleri olan kırmızı beyaz ile dönel kavşak ve kaldırımlardaki bordür taşlarını boyayabilirsek çok daha şık olacağına inanıyorum…
Hasan Perçin