Anadolu'nun manevi zenginliğini meydana getiren büyük velilerinden tasavvuf ehli Hayreddin'i Tokadi Hz.'nin Abant sapağı Yeşilköy mevkiinde yaktığı ateş yaklaşık 500 yıldır hala daha yanmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz Pazar günü Hayreddin dergâhında yine Bolu'dan yetişip tasavvuf âleminde ismini büyük harflerle yazdıran Sürmeli Muhyiddin efendinin hayatta olan 4. kuşak torunları tarafından mevlit okutulup, orada meftunların ruhlarına hediye edildi.
Sürmeli hoca, Palazoğlu ailesinin en büyüğü. Hayreddin-i Tokadi gibi tasavvuf ehli ve manevi olarak gönülleri fethetmiş biri. Fakat silsileleri faklı olduğu halde Hayreddin-i Tokadi dergâhına ve yanı başına defnedilmeleri bazı kesimi rahatsız ediyor.
Kendi kaynaklarında defin için peygamberimizin Ölülerinizi salih kişilerin arasına defnediniz” hadisinden yola çıktıkları anlatılıyor.
Öyle ya, manevi hayatın profesörü sayılan Muhyiddin efendinin üniversite kampüsüne defni olmazdı.
Herkesin kendi yaktığı ateşin çevresinde kalması en doğrusu…
Program genel mevlit akışında, kuran tilaveti, ilahiler, sohbet, namaz ve yemek ikramı şeklinde devam etti.
Aynı zamanda Bolu'nun dünürü olan Cübbeli Ahmet hocanın sohbet edecek olması civar illerden katılımı arttırmıştı.
Cübbelinin her zaman olduğu gibi sohbeti neşeli geçti, sonlara doğru iki iğneleyici dokunuşu dikkatimden kaçmadı.
Nasıl ki bir bilim adamının anıldığı programlarda müspet ilimlerden bahsedilip yetişen kuşaklara aynı yoldan gitmeler tavsiye ediliyorsa,
Tasavvuf ehlinin anması olan mevlitte konuşan Cübbeli de 3 kuşak irşat vazifesi yapan (Muhyiddin efendi, Ahmet efendi ve Yekta efendi) torunlarına -ki içinde kendi damadı da var- aynı yolda olmaları için temenni ve dua etti.
Bolulu gazetecilerle yaptığı bir toplantısında büyük dedesinin ismini taşıyan hemşerimiz, dedelerinin yolu ile kendisinin başarı ile içinde bulunduğu iş dünyasının ayrı kulvarlar olduğunu, birbirine karıştırılmaması gerektiğini söylemişti.
Fakat mevlit sonrası mesire alanında gezip vatandaşlarla ve ikramlarla ilgilenmesi dışardan düşünüldüğü gibi olmadığını gösteriyor.
İkinci iğnesi sürekli kendini eleştiren medya kurumunaydı. Vaazlarında dayandırdığı kaynakları beğenmeyip burun kıvıranlar için ne yani hürriyet gazetesini mi kaynak göstereceğim” dedi.
Seneye görüşmek üzere.
Hasan Perçin