Bir önceki yazımda boşuna demedim ‘göze gönle hoş geldik' diye; Zamana ihtiyacımız olduğunu, yavaş yavaş takımın uyumlu hale geldiğini ve arkadaşlığın pekiştiğini söyledim. Bu haftaki maçta yine mücadele, yine hırs vardı. Ve bir o kadar da sakat oyuncunun olmasına rağmen.

Biz bu sakatlıklarla bu mücadeleden yüzümüzün akıyla çıkmışsak, tam kadro bir arada olduktan sonra geleceğin çok güzel olacağını düşünüyorum. Dedim, ‘Fuat Hoca başarır, bu Adam kötü Adam değil, başarılı Adam. Bu Adama zaman lazım' dedim. Göreceksiniz Fuat Hocanın başarısını, daha bu ilk dokunuşları. Sakin olun, destek olun. İnanın ki 3 puan alınca nasıl seviniyor ve mutlu oluyoruz; futbolcu kardeşlerimiz bizden daha çok hevesli. İstemezler mi her maçı yenmek, 3 puan almak, para kazanmak.

Kardeşim, ‘topçu oynamıyor-istemiyor' lafları yalan! Onlarda sonuçta rızıkları için bu işi yapıyor. Tabi bir sürü laflar dolanır bizim gibi futbol camialarında; ‘Topçu çok para alıyor, hakkını verecek, bunların aldığı para helal mi' gibi sözler… Olsaydın kardeşim topçu, sende kazansaydın!

Boluspor'un şu durumu mutlu etti. Sonuçta bir mücadele var. Değişiklikler yerindeydi, belki üç-dört olacak maçtı.

Ayağınıza sağlık, yüreğinize sağlık… Her yazımda bahsettiğim gibi, ‘Haydi Beyler, tribüne, desteğe, sevdiğin Takımın yanında olmaya…'

Altınordu'ya da ders verme zamanı. Hep birlikte; birlikten güç doğar, o güçten de Boluspor doğar. Altınordu maçında sağ salim görüşmek dileğiyle…

Selamlar…