Bu hafta okullar açıldı. Üç ay boyunca evde sefa süren öğrencilerin askerlik dönemi başladı! Okulu özleyenlerin yanında tabi ki ilk günde isyan bayraklarını çeken öğrencilerde yok değildi.
Mini mini birlerin ilk okul günleri o afallamaları…
Anasınıfına ilk defa başlayan miniklerin gözyaşları…
Bir haftadır süren koşturmaca… Ailede alınan o ilk eğitimden sonra bir geleceğin yetişmesi için başlayan diğer eğitimde sıra… Yirmi yıl sürecek bir ömrün ilk başlangıcı…
Düşündüğümüzde hangimiz hatırlıyoruz o ilk okul günün heyecanını? Ben hatırlamıyorum kendi adıma konuşmam gerekirse. Belki de hatırlamak istemiyorumdur orası çok ayrı bir mevzu tabi. Hiçbir zaman ders çalışmayı seven bir öğrenci olmadım ilkokul ve ortaokul dönemim bir başarı çizelgesi oluşturabilecek düzeydeydi sadece. Zaten geri kalan okul hayatımda da ilkokul ve ortaokulda ne aldıysam onlarla ilerledim. Oturup ders çalışmak benim için eziyetten öte bir şey olmadı. Bana düzinelerce kitap verilsin hepsini okuyabilirdim büyük keyif alarak konu hiç ders çalışmaya gelmesin yeterdi. Bu durum biraz da konsantrasyon bozukluğundan kaynaklı tabii... Ufak bir sese bile hemen dağılabilen dikkat ile ders çalışma konusunda hep problemler yaşadım.
Bu okul döneminde okulların açılması ile ülkenin gündemine oturan bir çok problemde orataya çıktı. Okullarda ki kontenjan sıkıntısı öğrencilerin sınıflara sığmaması ve taşımalı sistem diye niteledikleri bir eğitim sistemini ortaya sürmeleri problemlere çözüm sunmuyor. 60 kişilik sınıflarda okuyan öğrencilerin aldığı eğitimin ne kadar sağlıklı olabileceği konusunda veliler şüphede. Gelecekleri konusunda endişeli olan veliler bir şeyler yapabilmek için çaba sarfediyor. Ülke olarak senelerdir oturmamış bir eğitim sisteminin içinde çocuklarımızın geleceklerini kurmaya çalışıyoruz. Bu sistem tam olarak ne zaman düzelir belirsiz. Umarım gelecekleri konusunda endişelenmeyen bir gençliği sunabiliriz bu hayata...
Öğrencilerimize yeni eğitim ve öğretim yıllarında başarılar dilerim...